Ben nerede hata yapıyordum? Savrulup durduğum bu düzende, yolunda giden hiçbir şey yoktu. En başından beri böyleydi. Yalnızlığa itilmiş bir kızdım. içimde fırtınalar kopsa da dışarıdan dalgasız deniz gibi gözükürdüm. Bu hayat tarafından bana acımasızca öğretilen ilk şeydi. Duygularımı göstermezsem insanlar gerçek beni göremez, tanımaz sanırdım.
Ama o kadar yanıldım ki, kendimi yalancı sandım. Biri girdi hayatıma. İçime çektiğim nefesten bile beni tanır oldu. Kirpiklerimin her hareket edişinde ne hissettiğimi anladı. Birini tanıdım. Benim saçlarıma dokunarak ne kadar yaralı olduğumu anladı.
Ama bunlar beni çırılçıplak ve savunmasız hissettirmesi gerekirken, rahatça nefes aldım. Kirpiklerim nereye baktıklarını umursamadan gözlerimi takip etti. Ve saçlarım... Rüzgarla birlikte özgürce uçuştular. Bunlar olurken o yanımdaydı. Konuşmasa bile varlığını o kadar hisseder olmuştum ki. O kadar bana karışmıştı ki.
Bu kadar ben olmamalıydı. Bu kadar içime işlememeliydi. Ben yalnızken ve bir şekilde tek başıma idare edebiliyorken beni kendine alıştırmamalıydı. Sevgi miydi bu? Aşk belki de?
Cevabını bilmiyordum. Ama bunun cevabını bana sadece bir kişi verebilirdi.
Bekledim ben de. Sadece ondan, o cevabı alabilmek için. Belki yaralayacaktı aldığım cevap, belki de bir kuş gibi hafifletecekti.
Bilemeyecektim. Ona bir şans vermesem hiçbir şey bilemeyecektim.
Dudaklarıma bir buse kondururken "seni seviyorum,ama biraz acı cekmen gerekiyor"
Ben iki yıldır acı çekiyorum,bu ne ki? Boxerini çıkarırken onu izliyordum. Bir yere gelince utanman da kalmıyordu bu adamın yanında. Alışık olduğum şeylerdi. Bir adamın sevmediğin halde her zerresini biliyorsanız buna bir bok denmezdi!
Kalın ve damarlı penisini çıkarıp birkaç defa okşadı. Bunu yaparken gözlerimin içine bakıyordu.
"Hazır mısın?"
Hazır mıyım? Ben çocuk doğurmaya hazır değilim. Ben anne olmaya hazır değilim. Lanet olası hapı yanıma almamıştım! Ayrıca aklıma nereden gelebilirdi ki dağ başında kocamla sevişeceğimiz?
Erkekliğini girişime yerleştirirken birden içime itti. "Ahh!" Tırnaklarımı kollarına geçirdim. İçimde hareket etmeye başladı. Bacaklarımı beline doladım, topuklarım kalçalarına değiyordu. Omuzlarına sıkıca tutundum. Terden ıslanmış Saçlarımı gözümün önüne düşerken tek eliyle geriye attı.
"Kartal!"
"Sikeyim! Seni o kadar özlemişim ki!"
"Ahh! Yavaşla!"
"Hayır bebeğim,bu gece sadece benim istediğim olacak"
Omuzlarına tırnaklarımı geçirirken odadaki tek ses tenin,tene çarpma sesleri,ve kısılan sesimden çıkan inlemelerimdi. Sonuna kadar soktuğu aletiyle hayalarının kadınlığıma çarptığını hissedebiliyordum.