Fonda çalan şarkı eşliğinde karşısında yardım çığlıkları atan adamı izliyordu. Ellerini arkadan kelepçelemiş ardından kelepçeyi tavandan sarkan kancaya geçirmişti. Yapması gereken altındaki sandalyeyi itmekti. Düşündü, bu adam o kadına tecavüz ederken onun çığlıklarına da aynen böyle kayıtsız kalmış mıydı? Eskiden her insanın içinde bi yerlerde iyilik olduğunu düşünürdü. Bu düşüncelere çok uzak şimdilerde. Ne zaman karanlık tarafı hüküm sürmeye başladı o zaman içindeki iyiliği de karanlığına gömdü. Ağır harketlerle adamın ayağı altındaki sandalyeye yaklaştı. ' Nasıl bir his? Yardım dilenmek, yapma diye yalvarmak. Söylesene o kirli ellerinle dokunduğun kadın çığlık atarken sen de böyle kayıtsız mı kaldın?' dedi. 'Yalvarırım öldür beni bitsin bu işkence!' diye bağırdı. 'Ben daha yeni başlamıştım oysaki. Sen ve senin gibilerin eceli olmaya yemin ettim. Sadece o şerefsizlerden birisin. Bileceksiniz lan, haddinizi bileceksiniz! Artık adımı bile aklınızdan geçirdiğinizde değil bir kadına dokunmak, o kadına yan gözle bile bakmaya korkacaksınız. Şimdii nerde kalmıştık? ' dedi. Sandalyeyi ayağının ucundan almasıyla bilekleri geriden yukarıya doğru hızla yükseldi. Bütün ağırlığı kollarındaydı. Omuz ve bilek kemikleri oluşan baskının etkisiyle yerinden çıktı. Acı bir çığlık koptu adamdan. Bu durumda ölüm onun için ödül olurdu. Kimse savunmasız kadınlar yardım çığlıkları atarken onları duymamıştı şimdi sıra kendini güçlü gören acizlerin çığlıklarında... Ünlü bir bestecinin kaleminden çıkmış gibi değil mi? Sahipsiz çığlıkları duyuyor musun?
9 parts