Yarın; karanlığın içinde adımlar attığımız, bir adım sonrasını göremediğimiz bir belirsizlik. Bu belirsizlik içinde düşeceğim aşk kapanı ise hiç düşünmeyeceğim bir olasılıktı. Ölecek miyim diye attığım her adım yeni kapılar çıkarıyordu karşıma, bilmeden araladığım kapı ise aşk kapanına yaklaştırıyordu beni. Düşecek miydim peki? Aşk kelimesinin lugatımda anlamı yokken bu kelimeyi lugatıma ekleyecek kadar cesaretlimiydim peki? ☥ Akel Deneri şu anki zamanda hayatından şevk duymayan ve hevesi kursağında bırakılmış; yaşam ile ölüm arasındaki çizgide aşk denen kelimeyle hiç tanışmamıştır fakat olağanüstü bir güç onun tekrar doğmasına; aşkı diğer kelimelerden ayırt etmesini sağlayacaktır. Küçük yaşta bir dağ evinde babaannesiyle yaşayan Akel; babaannesinin ona anlattığı hikayelerle büyümüştü. "Doğum lekeleri öldürüldüğümüz; benlerimiz ise öpüldüğümüz yerlerde çıkarmış güzel kızım." Üç silah sesi yankılandı; birincisi kalbe, ikincisi akıla üçüncüsü ise ikisinin arasında hapis kalmış arafa isabet etti. Ölümden sonra inanılan cennet cehennem neredeydi peki? Belkide babaannesi haklıydı; ölümden sonra cennet cehennem yoktu, yaşanması gereken yaşanmamışlıklar vardı.