"Gitmek mi istiyorsun?" Leyla'nın sesi, titremek üzereydi. Her kelime, içindeki sevgiyi, kaybetme korkusunu taşıyor gibiydi. Durdu, sonra bir adım daha attı, Devran'a doğru.
Devran ona yaklaşmak üzereyken, gözleri bir anlığına hüsranla doldu. Gözlerinin içine baktı, ne kadar acı çektiğini görmek, ona her şeyden daha zor geliyordu. Ama o anda Leyla'nın sözleri onu durdurdu.
"Gidiyorsun tabi. Hem neden kalasın ki sana gül bahçeleri sunmadım. Sana Deva dedim sen iyiyim sandın, yanıldın." Leyla'nın bu kelimeleri, yıllardır birlikte olduğu, kalbini en çok kıran kişiye karşı duyduğu öfkenin ifadesiydi. Ama bir şey vardı, bir boşluk da vardı.
"Devran..." Leyla'nın sesi, onun adını söyleyerek yavaşça sarsıldı. Bir adım daha atarak, ona doğru yaklaştı. Gözleri doldu.
"Lütfen gitme. Ben..." Leyla, içindeki karanlık duygularla yüzleşirken, gözyaşları dudaklarının kenarını terk etti. Ama durmaksızın devam etti. "Ben yaşamak için senden başka bir sebep bulamıyorum."
***
Leyla, güçlü bir mafya babasının kızı olarak doğdu. Küçük yaşta kardeşinin ölümüne tanık olduğunda, ailesinin acımasız dünyasına olan nefreti ve öfkesi onu bambaşka bir insana dönüştürdü. Kardeşinin ölümüyle yıkılan Leyla, babasının kurduğu düzenin içinde ezilmemek için tek çıkış yolunu kaçmakta buldu. Ancak geçmişten kaçmak mümkün değildi ve Leyla, yıllar sonra kendi kaderini belirlemek için o karanlık dünyaya geri döndü. Artık masada korkusuz bir oyuncu olarak oturuyor, zekâsı ve stratejik hamleleriyle en güçlü düşmanlarını bile alt ediyordu.
Devran, Leyla'nın hayatına babasının sağ kolu olarak giren, her zaman bir adım geride ama her şeyi bilen adamdı. Leyla'yı koruyan, onu anlamaya çalışan ama aynı zamanda ihanetin en derin yarasını açan kişi de oydu. Devran'ın geçmişi, idealleri, hayatta kalma mücadelesiyle yoğrulmuştu. Yıllar sonra Ley
"Alçin..." İsmimi nerden biliyordu bu kız? "İkizim, sen mi geldin? Göremiyorum, görmem gerekmez mi? Beni yanına almaya geldiğinde bile bana gözükmeyecek misin?" Bu kız neyden bahsediyor? "Annemde yanında mı? Bazen göremiyorum, sizin öldüğünüz günden beri oluyor. Beni bu adamlardan korumak için beni almaya mı geldin?" Bir kaç saniye gözlerim onda oyalandı. Ala'nın sesi bizi kendimize getirdi. "Alin hanım, biz Türk askeriyiz. Bir yaranız var mı? Gözlerinize mi zarar verdiler?" Ala'nın sorularını eş geçti kız. "Alçin burada değil mi? Ölmedim mi? Nasıl olabilir ki, kokusunu aldığıma eminim!"
...