"Neden öldüremiyorum seni?" Sesimde yatan enkaz aslında tüm duygularımı belli ediyordu.
Gözleri suskunca izledi. "Oysa yemin etmiştim öldürmeye. Yapamıyorum. Dudaklarım dudaklarına böylesine can atarken kıyamıyorum sana. Koynunda huzuru bulurken öldüremiyorum seni. Biliyorum ki yaparsam en çok ben ölürüm," diye bildim. Bu sadece kendime olan kabullenişimdi.
Gözlerinde nefret aradım. Yoktu. Beni mest eden yeşilleri şefkati barındırıyordu. Bir çok duygu vardı gözlerinde. Fakat nefret yoktu. Parmak boğumları ince tellerimi narince okşadı. Ve ben yine ona yenildim.
Göz pınarlarımı zorlayan zehrimi akıttım. Alınlarımız bir birine yaslanırken bir hıçkırık koptu dudaklarım arasından. Bedenim bir ekim yaprağı titredi. Altın harelerim hiç doyamadı gözlerine. Parmakları gözlerimden akan yaşları sildi.
"O zaman izin ver ölürken dudaklarında can bulayım." Firar eden kelimeleri bir serzenişti. Gözyaşlarıma bulanmış eli bıçak tutan elimi kalbine hizaladı. Ben ilk kez birini öldürmekten korktum. Konuşamadım. Belki kelimeler yetmedi, belki cesaret. Dudakları usulca dudaklarımı kavradı. Öpüşü diğer öpüşlerine nazaran yavaştı. Kırmaktan korkar gibi narince öpüyordu.
Dudaklarımız arasına tuzlu tat karışırken gözlerimi daha sıkı kapattım. Gerçeği kabullenmek istemedim. Eli bıçak tutan elime biraz daha baskı uyguladığında dudaklarım daha da hoyratça yapıştı dudaklarına. Bırakmak istemedim. Dudaklarımız arasına karıştı sessiz feryatlarım. Kollarım arasında sevdiyim adamı öldürürken bende öldüm.
"ÇIĞIR AÇANLAR Kategorisi - The Wattys 2016 Ödülü Sahibi"
Mutluluk yoktu, sevinç yoktu, heyecan yoktu, korku yoktu, üzüntü yoktu, acı yoktu, hiçbir şey yoktu. Sadece saatin her geçen saniye vücuduma bıçak gibi saplanan akrep ve yelkovanı vardı. Bu saat sonsuzdu, sonsuzluktu. Ben sonsuzdum, sonsuzluktum.
Eğer bu bir infazsa; zaman cellâttı, bense mahkum.
Yayın tarihi: 20.12.2014
Bitiş tarihi: 17.09.2016
Tüm telif hakları saklıdır. Hiçbir şekilde kopyalanamaz ya da paylaşılamaz aksi takdirde gerekli yasal işlemler başlatılacaktır.