Kaderleri farklı iki insanın yolları kesişirse ne olur?
Yıl 1986. Yazın başlangıcı, her yer kavurucu sıcakla kavrulmaktaydı.5 yaşından beri kabus gören Sarah, artık bu kabuslara katlanamıyordu. Kabuslarından çığlıklar eşliğinde uyanmak şöyle dursun, onu kabuslarından bıktıran şey, bu kabusların gerçekleşebiliyor olduğuydu. Ailesi, kızlarının bu durumuna üzüldü ve kızlarını bir psikiyatristye götürmeye karar verdi. Ancak bu psikiyatrist evlerinden oldukça uzaktaki, adı Lewisburg olan bir sahil kasabasındaydı. Bu yüzden Sarah'nın yaz boyunca José amcasında kalması gerekmekteydi.
Lewisburg'a amcasının ve 3 kuzeninin yanında geçirdiği günün gecesi bir kabus daha gördü. Bu kabus, okulunda dışlanan Peter adında bir çocuk hakkındaydı. Kabusunda Peter'ı intihar etmek üzere gören Sarah, onun hayatını kurtarmaya çalıştı. Ve o tüm kasabayı sele boğan o gecede, Peter ile Sarah, bindikleri trende yaşanan kaza sonucu ne yaşayacaklarından habersiz, maceralara sürükleneceklerdir. Zaman yolcusu olduklarından habersiz geleceği, geçmişi ve bugünü birbirine bağlayan tren, tüm yaşanacak olan olayların sadece başlangıcıdır. Sarah için bu yaz en uzun yaz olacaktır.
"Soyun!"
"Ne?"
Yaşlı adam oturduğu masada kaşlarını çatmıştı ki yanındaki kadın tebessüm ederek bana döndü. "Sadece hırkanı çıkar ve bize sol kolunu göster."
Tedirginlik içinde onlara baktığımda uzun bir masada oturan toplam on kişi görmüştüm. Ben kapıya yakın bir yerde duruyordum ve yanımda benimle aynı yaşta olan altı çocuk daha vardı. Sağımdaki kızın sol kolundaki yarasa damgasını gördüğümde sertçe yutkundum. Aynı damgadan benimde kolumda vardı.
"Neyi bekliyorsun?" Bu soğuk ses yaşlı adamın sağ tarafında oturan kişiden gelmişti. Başını önündeki dosyadan hiç kaldırmadığı için yüzünü iyi göremiyorum.
Hırkamı çıkardığımda benimle aynı hizada duran çocuklar koluma baktı. "Sende Yarasalardan birisin." Yaşlı adamın sesi huzursuz çıkmıştı.
"Nasıl damgalandığını hatırlıyor musun?" Yine o adam konuşmuştu ve hâlâ başı önündeki dosyadaydı.
İyi hatırlıyordum. "Hayır." Onlara güvenmiyorum.
Cevabım ile kalem tutan eli hareketsiz kalmış fakat başını kaldırmamıştı.
"Artık bizi neden buraya getirdiğinizi açıklayacak mısınız?" Yanımdaki çocuklardan biri konuşmuştu.
Yaşlı adam sıkıntıyla bir nefes alarak bizlere baktı. "Aslında hepiniz aynı çocuk yurdunda bir zamanlar kaldınız. Peşinde olduğumuz biri var ve o yurttaki otuz çocuğu damgaladı. Şimdi yeniden ortaya çıktı ve Yarasaları bulup hepsini öldürüyor." Sanırım Yarasalar biz oluyorduk.
"Bizimle işbirliği yapmak zorundasınız, tabii yaşamak istiyorsanız?" Masadakilere döndü. "Herkes kendi eğiteceği çocuğu seçsin. Unutmayın seçeceğiniz çaylaktan siz sorumlusunuz."
Burada neler olduğunu anlamıyorum.
Masadakiler bizi incelerken o başını hiç kaldırmayan adamın sesini duydum. "Gözlüklü kızı ben eğiteceğim."
Burada gözlük takan sadece bendim.