+18. Bolca cinsellik ve şiddet içeren sahneler vardır. 1947. "Âgah, konuşma. Hiçbir şey söyleme. Söz verme." dedikten sonra ellerini tıraşlanmış, kolonya kokan yanaklarına koydu. Belirgin elmacık kemiklerini okşarken âdem elmasından öptü. "Öleceğimi bilsem de seni istiyorum." diyerek yutkundu. Arsız bir kadın değildi. Hiç olmamıştı da. Olamazdı. Kurallarını yıkıp ağzını açıp tek kelime edemezdi. Kendinden olmayan bir adamı öperek sınırlarını nasıl çiğnediyse kurallarını da aynı güçle balyoz gibi yıkacaktı. Âgah'ın üstündeki zarif bedenini kaldırdı. Şöminenin ateşinden daha sıcak olan tenini yakasındaki düğmeleri açarak gözler önüne serdi. Kucağında oturduğu için altında sertleşen erkekliği hissedince karın kaslarına tırnaklarını batırıp kadınsı bir içgüdüyle kalçasını yerleşmek ister gibi oynattı. "Senin de beni istediğini biliyorum." Aylardır görevdeydi. Eline bir kadın eli dâhil değmemişti. Aylardır görev başında olduğu için bu sıcaklığı ve cilveyi görmeyi özlemişti. Özlemini de Yael'in üstündeki elbiseden çıkardı. Elbiseyi ikiye bölmüş, parçalarını da yere atmıştı. Gözleri önünde üryan kalan kadını süzerken erkekliğinin sertleşmesiyle pantolonunun ağı her ân patlayacak gibi gerilmişti. "Seni sadece bugün değil, dün de istiyordum. Yarın da isteyeceğim. Yıllar sonra bile sadece seni arzulayacağım." dedikten sonra kadını hoyratça öpen dudakları boynuna izlerini bırakmaya başladı. "Adım sadece senin dudaklarına yakışacak, adımı sadece sana çığlık çığlığa sayıklatacağım." Düğmelerini çözmek uzun süreceği için yeleğini çıkarmış ve üstündeki gömleği iki yanından tutarak ortasından çekerek düğmelerini koparmıştı. Geniş omuzları, sert göğsü ve kaslı karnı gözler önündeydi.All Rights Reserved