Daha ne yaşamışlardı ki? Kışı burada geçirip, okullar kapanınca çocukları alıp yazlığa gideceklerdi. İlk elmaları birlikte toplayacaklardı. Mutfaktan yayılan limonlu kurabiye kokusuna koşacaktı hepsi. Her sabah erkenden uyanıp balıkçı teknelerine el sallayacaklardı. Buğra onların tuttuğu balıkları gidip halden alacak, mangalda pişirecekti. Elleriyle ayıklayıp yedirecekti kılçıklarından çocuklara. Bezgin böğürtlen çalılarının yanında kıvrılıp onları izleyecekti. Daha ne yaşamışlardı ki? Okulu Kuzguncuk'ta ki evde bitireceklerdi. Yağmurda ıslanıp, Esat beyin çay ocağındaki sobanın yanı başında kuruyacaklardı. Özge anlatacak, Buğra dinleyecekti. Salep içeceklerdi daha. Çınaraltı kahvehanesine götürecekti onu. Daha ne yaşamışlardı ki? Fransa'ya götürecek, mösyö Valera, madam Emmalyn ile tanıştıracaktı dünya güzeli karısını. Notre Dame katedralinin önünde poz poz fotoğraf çekileceklerdi. Ren nehrinin kenarında ona çocukluğunun orada geçen günlerini anlatacaktı. Madam Isabel'in yaptığı makoronları sepetle salladığı pencereyi gösterecekti. Daha ne yaşamışlardı ki..... ÖLÜMSÜZ kitabı, Küstüm Çiçeği'nin devamıdır. Keyifli okumalar dilerim
10 parts