Aden annesinin örmüş olduğu mavi renkteki atkıyı iyice boynuna dolayıp küçük burnunu ısıtmaya çalışırken diğer yandan da karanlık sokakta her gün beslediği yavru kediyi arıyordu. Tüm gün hiçbir yerde bulamadığı için oldukça endişeliydi "tekir, nerdesin?" Son kez seslenip dolu gözleri ile sokak lambasının yeterince aydınlatmadığı ıssız sokağa baktı. Kar yağmaya başladığından dolayı onun bu gece üşüyeceğini düşünüp eve almak istemişti fakat minik kedi hiçbir yerde yoktu. Karanlık sokakta daha fazla durmak istemediği için evine giden ışıklı yola yöneldiği sırada ensesinde hissettiği nefesle irkildi. Korkuyla bir iki adım gerileyip karşısındaki yabancıya bakmıştı, siyahlar içindeki korkutucu adamı incelemeden önce gözüne takılan tekir bütün dikkatini dağıtmıştı. Öyle ki karşısında dikelen belki de iki katı kadar yapılı olan genci bile unutup kediye doğru atılmış fakat sonra farkındalıkla durup yeşil gözlere bakmıştı "sen kimsin?" Cılız çıkan sesiyle sorup yetersiz gelen ışığın izin verdiği kadarıyla adamın yüzünü inceledi. Sahiden de yakışıklı bir suratı ufak bir burnu ve derin yeşil gözleri ile dikkat çekiciydi. Beyaz tenine dökülen yeşil saçları başlı başına bakanın bir kez daha bakması için yeterliydi bu yüzden Aden bu yabancıyı oldukça tehlikeli ama bir o kadar da ilgi çekici bulmuştu. Boynunda karartı şeklinde duran dövmeleri ve kaşındaki piercingi dahi annesinin kötü sıfatı için yeterliydi bu yüzden korkmadan edemiyordu. Adam yüzündeki ciddi ifadeyi bozup gülümsedi ve kucağındaki kediyi Aden'e göstermek istermiş biraz daha kaldırdı "bu ufaklığı mı arıyordun?"