Kefenden kalbimin gözyaşları emrini vermişti. Lal olmuş zihnim ve acı döküntülerini sahile vurmuş birkaç his kırıntım da verilen emri onaylamıştı. Kaç! Fısıldanan bu kelime tüm çarkları durdurmuş, saatleri kapatmış ve gökyüzünü ağlatmaya başlamıştı. Kül olmuş acizliğin koynuna düşenler ağıtlarda bulunuyordu. Sesi soluğu kesilmiş, sancıdan göğüs kafesine tek bir nefes misafir edinemeyen suretler gözyaşlarının baltalanan denizinde boğularak can vermeye başlamıştı. Sağ, sol ve kaç! Yönünü şaşırmış her bir hissiyat için kellesini veren mahkumlar, idam sehpasının yüzeyine yasladıkları başlarının kesilmesini değil, bir süreliğine bedenlerine misafir belledikleri ruhlarının yankılarının, yangın yerine dönmüş külden düşüncelerinin kesintiye uğraması ve bir süreliğine kazanmış olmanın doygun hissiyatını anlamak için can atıyorlardı. Arkana bakma, kaç! Yorgunluktan kıyıya vurmuş olan soluk benizli vücutlar kozalarından sahile dökülüyorlardı. Sisli orman ise yalnızca tek bir kelimeyi fısıldıyordu bu aciz ruhuma. Kaç! ----- Kapak Tasarım @solheris