Merih, arkadaşları Arda, Berkan ve Mert'le kampa gittiği gece hayatının değişeceğinden bir haberdi. Ormanda yürüyüşe çıktığında, çalıların arasında bulduğu kadın kendisine sadece 'Beni Korur Musun' diye sormuştu. Merih sorgulamadan, 'Korurum' demişti ve hikaye başlamıştı.
Kadının içinde olduğu bu kabus, herkesin hayatına çökmüştü. İntikamla, kanla harmanlanmış bir yolda birlik olup yürümeye karar verdiklerinde mücadeleleri de başlamıştı.
•••
"Sıkı sıkı tutundum hayata, ellerim parçalandı.
Pes etmedikçe, eksildim, bittim.
Sorguladım da, neden hayatım mahvoldu? Suçum neydi?
Ayaklarıma pranga vurdular, zincirlerini boyadım.
Vücudumda kesikler açtılar, her yaraya bir isim verdim.
Saçlarımı yoldular, tellerini topladım.
Hayata tutunmaya devam ettikçe, ellerimde derman tükendi.
Pes etmedim.
Kaynar sular değdi tenime, suya üfledim.
Taşlar ve sopalar geldi sonra, ardından pis eller...
Pes ettim, hayata tutunmayı da bıraktım.
Bedenen ölmedim, iki göğsümün ortasını parçalayıp ölen ruhumu da azat edemedim..."
•••
'Beni korur musun?'
'Korurum'
Bir kaldırımın köşesinde buldum hayalimi.
Gözlerimi kapattım, bıraktım avucuna kalbimi.
Dedi ki, sonuna kadar tutacak mısın elimi?
İçimden cevapladım, birlikte tırmanacağız tüm merdivenleri.
Mumlar üfledim, dilekler diledim.
Kayan her yıldızda adını sayıkladı dilim.
Ve o bana doğru tek bir adım geldiğinde
Ben hiç gitmesin diye bütün yolları denedim.
🏀
"Doruk?" dedim heyecanla. Bakışları yüzümde oyalanmaya devam ettikçe duramadım yerimde. Bir şey söyleyecekti. Bir şey söylemek için buradaydı. "Kaptın mı formayı?"
"Feza," dedi ve seri adımlarla ona doğru ilerlediğim sırada o da birkaç adım yaklaştı bana. Sadece ismimi söylemişti ama heyecanını yansıtması için bu yeterliydi. Devam etmesini beklerken kalbim yerinden çıkacak gibiydi. "Kaptık formayı."