Yüzyıllardır aynı şey; büyük balık küçük balığı yer. ** Hikayede +18 unsurlar olacaktır, lütfen yaşı küçükler okumasın. "Benim kaybedecek bir şeyim de yok." Elini kaldırdı, çenemi iki parmağının arasına aldı. Ben canımın acımasına kendimi alıştırmıştım fakat aksi oldu. Başparmağımla çenemi ileri geri hareketlerle okşadı. "Yanılıyorsun Ariadne... Senin, kaybedecek daha çok şeyin var." Bu söz bana yapacaklarının fragmanıydı, biliyordum. "Şu an," işaret parmağının sırtını köprücük kemiğimin üzerinde gezdirdi. Oradan da tulumumun fermuarına gitti. "Hiçbir şeyini," Fermuarı karnıma kadar indirdi. "Kaybetmiş değilsin." Her şeyin bittiğini düşündüğüm an, daha hiçbir şeyin başlamamış olduğu andı. Asıl bundan sonra her şeyimi bir bir kaybedecektim. Doğru söylüyordu. "Ve emin ol..." Omzumun üzerindeki saçlarımı özenle sırtımın gerisine doğru atıp dudaklarını kulağıma doğru yaklaştırdı. "Bir zifte dönüşmeden önce, her şeyini tek tek kaybedeceksin."