Dershaneden çıkmıştım. Sanıyorum ki şanssız günümdeydim zaten annem ve babamın vefatının ardından ne zaman şanslı oldum ki. Hava gerçekten çok sisliydi göz gözü görmüyordu. Temkinli bi o kadar da seri adımlarla ilerlemeye başladım. Kış aylarında olduğumuz için hava erken kararıyor, sokaklar tenhalaşıyordu. Bi an önce eve varmalıydım lakin bu siste ilerlemekten çekiniyordum. Kaybolmak istemem değil mi? En iyisi az ileride ışıkları parlayan kafe olduğunu tahmin ettiğim yere gitmeliyim. Doğru tahmin bu dershanedekilerin sıkça bahsettikleri yer. İçeri girdim cama en yakın köşedeki iki kişilik masaya oturdum ve gelen garsona bir çay siparişi verdim. Aslında çok açtım ama yanımda o kadar para yoktu. Çantamdan test kitabımı çıkarttım ve çözmeye başladım. Kısa süre içinde çayım geldi. Camdan dışarı bakmamla havanın gerçekten çok karardığını ve sokakların bom boş olduğunu gördüm. Hemen telefonumu elime aldım ve saate baktım. Olamaz saat 22.38 zaman nasıl bu kadar hızlı geçti. Alel acele kafeden çıktım ve eve doğru koşar adımlarla ilerlemeye başladım. O sırada bildirim sesi kulaklarımı doldurdu ancak batmayacaktım evde bakardım. Ardı ardına gelen bildirimlerle yavaşladım ve montumun cebinden telefonumu çıkarttım. Ekran kilidini açtım ve mesajlara baktım. 0542***** Sencede çok geç kalmadın mı? 0542***** Bu hiç iyi olmadı. Verdiğin sözleri tutmalısın. Özellikle annene karşı olanları. 0542***** Biraz daha hızlı olabilirsin. Arkandaki adam sana yaklaşıyor. En son mesajı okumamla olduğum yerde kala kaldım ve arkama baktım. Olamaz cidden arkamda orta boylu biraz kilolu bi adam vardı. Ondan korkmalı mıydım? Lanet olsun buda neydi?All Rights Reserved