"Sadece bedenlerimiz değil, ruhlarımızı da karantinaya aldılar. Ne bu karantinadan çıkabiliyoruz, ne de birbirimizden ayrılabiliyoruz. Bundan sonra tek savaşımız bu karantinadan kurtulmak. Kurtulduğumuzda da birlikte olacağız, ama özgür...
Savaş bitti, ve biz sağ kaldık.
Savaş bitti, ve biz hâlâ ayaktayız."
♾️ ♾️ ♾️
Zeynep, yeni okuluna başladığı ilk gün kendini bir felaketin ortasında bulmuştu. Salgın bir hastalık nedeniyle okulu karantinaya alınmış, akşamında ise kendini okulun karanlık koridorlarında bir kız öğrencinin cesedinin başında bulmuştu. Üstelik yalnız değildi, onlar da yanındaydı;
mahşerin diğer üç atlısı
Bu yalnızca bedenleri değil ruhları da karantinaya alınmış dört kişinin hikâyesi.
Bu, onların özgürlüklerine ulaşmak için
yaşadıkları esaretin hikâyesi
Bu, birbirlerinin her şeyi haline gelen, gökyüzündeki son yıldız yanıp kül oluncaya kadar birlikte olacaklarına söz veren dört arkadaşın hikâyesi.
Bu, mahşerin dört atlısının
hikâyesi.
Şimdi bizimle misiniz?
Ölümün sıcak nefesi ensesini okşarken günahın harlanan ezgisi balçıkla sıvanmıştı.
Babasının gölgesi ve esareti altında yaşama tutunan, sol yanındaki acılarıyla perçinlenip, kozasındaki duvarları tırnaklarıyla kazıyan bir kız. Avuçlarında kırık kanatları, ruhuna satır satır işlenen bir aşk. Tüm hayatının çetrefilli yollarında düşe kalka yaşarken, lisenin ona getireceklerinden habersizdi.
Nefretin soylu nefsi yaşamın içinden kopup gelen vaveylaydı. Ruhunun dibini günahlarıya boyamış, cehennem azabıyla yanmıştı. Kaçınılmaz sonun şafağında öfkesini ve nefretini harlarken planlarında olmayan tek şey ruhu yaralı bir kızın pençelerindeki tutkuyla bezenmiş ihtirastı.
"Ruhumu ruhuna diktim. Bir daha ne sen çözebildin o ilmikleri ne de ben."