Yalnızlık, milyar nüfuslu dünyada bir başına kaldığını düşünmektir.
Yalnızlık, kalabalığın ortasında sessizliğin sesini duymaktır...
Ve yalnızlık, sürekli hata yapmaktır.
Hayatına seni hak etmeyen insanları “yalnız kalmamak” adına almaktır.
Onlara hak etmedikleri değeri vermektir, onları adam yerine koymaktır...
Yalnızlık, yalnız kalmaktan korkmaktır aslında...
Yalnızlık duvarlarla konuşmaktan korkmaktır...
Başını koyup ağlayacak bir omuzu gerekli gereksiz aramaktır yalnızlık... Ararken; omuz yerine, taşlara başını yaslamaktır yalnızlık,
taşları omuz sanmaktır...
Sonra o taşların altında kalmaktır yalnızlık,
o taşların canını yakmasıdır...
Ve bir gün, avaz avaz bağırarak,
kapıları tekmeleyerek
ağlayıp sonunda kendine gelmektir yalnızlık...
Kendine gelip yaşama yeniden sarılmaktır...
Yalnızlık, yalnızlıktan korkmaktır aslında... Yoksa yalnızlık korkulası değildir.
Bir kaldırımın köşesinde buldum hayalimi.
Gözlerimi kapattım, bıraktım avucuna kalbimi.
Dedi ki, sonuna kadar tutacak mısın elimi?
İçimden cevapladım, birlikte tırmanacağız tüm merdivenleri.
Mumlar üfledim, dilekler diledim.
Kayan her yıldızda adını sayıkladı dilim.
Ve o bana doğru tek bir adım geldiğinde
Ben hiç gitmesin diye bütün yolları denedim.
🏀
"Doruk?" dedim heyecanla. Bakışları yüzümde oyalanmaya devam ettikçe duramadım yerimde. Bir şey söyleyecekti. Bir şey söylemek için buradaydı. "Kaptın mı formayı?"
"Feza," dedi ve seri adımlarla ona doğru ilerlediğim sırada o da birkaç adım yaklaştı bana. Sadece ismimi söylemişti ama heyecanını yansıtması için bu yeterliydi. Devam etmesini beklerken kalbim yerinden çıkacak gibiydi. "Kaptık formayı."