Bir gün.
Bir gece.
Hayatımın altüst oluşu bu sürede gerçekleşti. Saatler içinde, yıllarca biriktirdiğim her anı gözlerimin önünden geçti. Gülerken, ağlarken, eğlenirken, trip yaparken, şımarıkken, kızgınken... Her anımda onlar vardı. Ve onlar artık sadece geçmiş zaman takılarıyla anlatacağım insanlar haline gelmişti.
Tek bir gecede...
Saatlerdir içimde bir boşluk varmış gibi hissederken bir anda acı, kalbimin tam orta yerine oturdu. Hayır, bu acı değildi. Bu, acının çok ötesinde bir histi. Birisi kalbimi eline almış sıkıyordu. Karnıma bıçaklar giriyordu. Etimi çeken birisi vardı, emindim. Sadece acı, insanı bu hale getiremezdi. Başka bir şey olmak zorundaydı.
Gözüm abimi aradı. Sonunda onu uzakta, boş duvarı izlerken gördüm. Eli kalbindeydi. Delik deşik olmuş kalbinde... Öyle olduğunu biliyordum çünkü benimki de farksız değildi.
Geçmişten, şimdiden kopup geleceğe döndürdüm kendimi. Bitmişti. Artık hiçbir şey düzelmemizi sağlamayacaktı. Çünkü onlar olmadan yaralarımızı kapatamayacaktık. Düzeltmeye çalışacaktık, yaraları kapamaya çalışacaktık. Fakat yamalı kalplere sahip iki çocuk olmaktan öteye gidemezdik.
"Sevilmek isterken iliklerine kadar sevgisizliği hisseden herkese..."
(...)
"Senin şımarıklıklarını çekecek bir adam değilim."
Sözleri üzerine gözlerim gözlerinde asılı kaldı. Kelimeler zihnimde bir oraya bir buraya kaçışırken hepsini bir araya toplamak oldukça zor olmuştu. Sakin ol Efsan... Kalbimdeki anlamsız ağrıyı görmezlikten geldim. Çenemi havaya dikip ters ters ona baktım. Giydiğim siyah topuklular sayesinde aramızdaki boy farkı bir kafa mesafesi kadarken gerginlikten kuruyan dudaklarımı ıslatıp onunkiler kadar acımasız olan sözlerimi sarf ettim.
"Bende sana şımarıklık yapacak bir kadın değilim."
Yayın tarihi: 12.05.2024