Cunda'dayken aradığında Hakan, Elif'in gönderdiği kızı işe aldığını ama kızın çok güzel olduğunu, bunun da sorun olabileceğini söylemişti. O zaman Hakan'ın abarttığını düşünmüş, öyle saçma bir durum olursa gereken tavrı göstereceklerini net bir şekilde belirtmişti ama bu kız, gerçekten çok güzeldi. Gerçekten... Gerçek olamayacak kadar... Sessizce birbirlerine bakarak geçirdikleri sürenin uzayıp uzamadığını anlamaya çalışırken, hafifçe gülümsedi. "Günaydın." Kadın, mesafeli bir gülümsemeyle başını yana yatırdı. "Günaydın." İsmini hatırlamaya çalışarak duraksadığı bir andan sonra, durumu kurtarmak istercesine gülümsedi. Hakan telefonda ismini de söylemişti ama hatırlamıyordu. Sadece daha önce duymadığı bir isim olduğu hatırında kalmıştı. Elini tokalaşmak için öne doğru uzatırken "Pars ben," diyerek kendini tanıttı ve hep yaptığı gibi tam ismini de söylemeyi ihmal etmedi. "Pars Deniz Üstünel. Memnun oldum." Kadın, adamın eline bir an için şaşkınca bakakaldı. Pars Deniz Üstünel'in kim olduğunu biliyordu, işe alındığı gün sekreteryadaki kızı adamdan uzun uzun bahsetmişti. Şirketin sahiplerinden birinin, tanışırken onunla tokalaşmak için elini uzattığına inanmakta zorlanırken tokalaşmak için elini kaldırmayı sonunda akıl edebildi. "İlay," derken sesindeki tarazlanmayı fark ederek kaşlarını çattı. "Ben de çok memnun oldum."