Adalet öldü. Adalet, genç bir kadının masumiyetinde kayboldu. Adalet, bilinmeyen bir sokakta atılan cevapsız çığlıklar tarafından yutuldu. Adalet, nice zorluklarla saldığı köklerini kaybetti. Ve şimdi, bir kadın tarafından yaraları sarılmaya başlandı; adalet, köklerini yeniden salıyor, yeniden doğuyor. Adalet Mezarlığı senin adaletini bekliyor. | 📍 | "Özgecan Aslan ölmedi. Münevver Karabulut ölmedi. Pınar Gültekin ölmedi. Ceren Özdemir ölmedi! Şebnem Şirin, Başak Cengiz, Büşra Çetinkaya ve dahası! Hiçbiri ölmedi, hepsi öldürüldü. Hem de akılalmaz şekillerde. Uçkuruna sahip çıkamayan, kanında iki gram merhamet olmayan, özgürlük benim diyen erkekler tarafından cânice katledildiler. Lâl Karen ne için öldürüldü? Benim hayatımı nasıl söndürdüler? Benim yıldızımı bir hiç uğruna söndürdüler. Var mı bir cevabın? Yok! Neden? Çünkü erkek, yapmak için bir sebebi vardır. Ama ne var biliyor musun? Lâl Karen, hiç tanımadığı, belki de hayatında ilk defa gördüğü 4 erkek tarafından öldürüldü. Öldürmek için bir sebepleri yoktu, sadece uçkurlarına sahip çıkamadılar ve öldürdüler!" Yanaklarıma süzülen yaşları elimin tersiyle sildim. Bal rengi gözlerimi bana sarılmış olan adamın gözlerine çıkardım. Saks mavisi ceketinin yakasına tutundum. "Kürşat, ölmesin. Lâl Karen öldü, Liya da ölmesin. Dayanamam. Bakamam Lâl'in yüzüne. Diyemem yıldızımı söndürdükleri gibi çiçeğimi de söndürdüler diye. Bulalım onu, ne olur?" Bakımlı elleri ağlamaktan kızarmış yanaklarıma yerleşti. Sıcak ve koyu renk dudaklarını alnıma bastırdı. Bulurdu o Liyasını, çiçeğinin solmasına izin vermezdi. "Bulacağım. Bulacağım ve bu kadar zamandır bizi ondan mahrum bırakanı kendi ellerimle teslim edeceğim adalete. Sadece sabret ve dua et güzel kızım. Allah, hep sabreden ve dua edenlerle beraberdir." |10.05.22, kurgulanmaAll Rights Reserved
1 part