"Hayat mı seni karşıma çıkaran..." nefesi boynumu ısıtırken elleri belimi sardı. O gece beni şeytanlardan korumak için sırtından dökülüp koparılmış kara kanatları beni örttü. O gece bir şeytan vardı, bir de ben vardım. "Yoksa ben çok mu günahkar bir adamım, Yangınım?" ••• "Yakıyorsun." fısıldadım. "Beni yakıp kül ediyorsun." Islak dudakları göğüslerimden boynuma tırmandı. Parmakları tenime dokundu. Şehveti bedende, ruhta ve kalpte hissetti, hissettirdi. Soluğu tenime çarptı, yanmaktan kül olmuş tenimi nefesiyle harlayıp yeniden beni yakan ateşiyle kapladı. Birleşmiş bedenlerimiz ve ruhlarımız ateşimizde yanıp kül oluyordu. Her dokunuşta, birbirine özgürleşen, her solukta ve tutku dolu her bakışta ateş yeniden harlanıyor, daha büyük bir güçle kıvılcımlanıp parlayarak yanıyor ve yakıyordu. "Sadece sen mi yanıp kül oluyorsun?" diye sordu. Sesini duyunca ürperdim. "Bu ateş ikimizi de yaktı, kül etti sonra yeniden yandı. Bundan asla kurtuluş yok. Küçük bir kıvılcımdan yanan ateş daha büyük yangınların başlangıcı olacak." Ateş ve barut gibiydik. Kendi ateşimizle yanıp kül oldukça, daha da yandık. Yandıkça birbirimizi yaktık. Bu gecede yanıyorduk. Onun ateşiyle yanıyordum. Kül eden oydu, kül olansa ben. Kapak tasarımı; thezeyyra
35 parts