//MarkHyuck// *** Kocaman, sıcacık bir gülümsemeyle yüzüme baktı. Bu kadar sevgi dolu gülümseyen birini daha görmemiş olan bünyem dayanamadı bu haline. Hızlı birkaç adımla tam karşımda durup sol elini yanağıma yasladı. "Sanırım sana aşık oluyorum, yavaşça ve derinden. Ne yaptığımı hiç bilmiyorum. Benim bir aşk sözlüğüne ihtiyacım var Haechan, bir teoriye..." Hayır, dizlerim şimdi titreyemezdi. Gözlerim doldu. Polen alerjimden dolayı olduğuna inanmak istedim ama kış mevsiminde ölen tüm şu çiçeklerin neresinden polen fışkırmış olabileceğini bilmiyordum. Eline yasladım yüzümü. Güneş daha da parladı, dudaklarındaki pembelik de öyle. Daha fazla bakmak istedim ona, daha yakından. Ta ki Chenle koca çenesini açıp anı bozana kadar. "Alo!? Kamera dondu sandım sayenizde! Konuşacak mısın Hyung? Burada her işi ben yapıyorum ama! Yüce İsa aşkına adamın ağzını incelemeyi kesip repliğini söyle!" Bağırdı iki elini daldırdığı saçlarından koca bir tutam koparıp kamerayı agresifçe dondurmadan. Şapkasını yere atmayı da ihmal etmemişti her seferinde olduğu gibi. "Yah! Aşkın teorisinden söz ediyoruz burda! Biraz adlib yaptım ne olmuş yani! Aşkla bakmak da suç olmuş! Katil gibi mi baksaydım!" Dedim oyuncu kaprisini fazlasıyla ciddiye alarak. Bu sırada sol tarafımızda kalan tahterevalliye hep beraber binmenin zekice bir fikir olduğunu sanan otuzlarına yaklaşmakta olan abilerim ve dostlarım gürültüyle tahterevallinin ortadan ikiye ayrılmasına sebep olduğunda ağzım açık halde kafamı çevirdim. "Aşkın teorisini bulalım derken götüme tahterevalli girdi ulan! Chenle herifi yok ol gözümün önünden! Biz ne bilelim aşkın teorisini, sözlüğünü, bilmem nesini!?" Onlar ikiye ayrılan tahterevalliden kalkıp hep beraber direktörümüz Chenle'ye saldırmadan hemen önce bağırmıştı abim. Eh, bizden de ancak bu kadar sanatçı olurdu.All Rights Reserved