Ben, tarifi mümkün olmayan acılar da kayboldum.
Nasıl dile getirebilirim ki ?
"Biricik canım, senin yorgun ruhunu kaybettiğim de dünyam başıma yıkıldı. Canım anneciğim, beni dünyada tutan varlığın gecenin ayazında, polis arabalarının mavi-kırmızı ışıkları arasında kaybolmuş, konteynerin içerisinde son bulmuştu. Seni benden kimler alıp götürdüyse geri getirsin. Bunu aklım, kalbim ve kanım almıyor. Ruhum inanmıyor. Tek tesellim eve geri gelmen ve geldiğinde ise canım diyerek sarılman. Seni çok özledim."
Meryem, herşeyden habersiz bir biçimde annesini sabaha kadar beklediğinde anlamıştı, geri gelmeyeceğini. Bir daha şen dolu kahkalarını duyamayacağını. Artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını.
Mart ayının Salı gecesinde annesini kaybeden Meryem, hayata karşı sırt çevirdiğin de ise babası Meryem'i evlendirerek kaburgalarına yükler bindirdi ve kaburgalarını çatlatan dek devam etti...
Yalnız kalpler kırılmış kanatlar, kaybolmuş ruhlar. Söyler misin bana niçin bu kadar yağmur yağıyor ?
Yoksa bulutlarda mı bizim için ağlıyor ?