Ölümden Mektuplar
  • Reads 98
  • Votes 19
  • Parts 3
  • Reads 98
  • Votes 19
  • Parts 3
Ongoing, First published Feb 26, 2022
"Doktor bey, ne olur yardım edin. Bu hafta beşinci kez oldu. Onu kaybedeceğim diye ödüm kopuyor."
***
"Anne, bak. Bir mektup daha... Bana göndermiş, benim için bu. Değil mi?"
"Kızım, saçmalama, o mektubu sen yazdın. O öldü, anla artık."
"Hayır!!! Onu ben öldürmedim... Ben yapmadım. Suçsuzum ben. Anne, inan bana onu ben öldürmedim... Onu seviyorum... Ben onu öldürmem ki..."
"Kızım, tamam, sakin ol yavrum... Biliyorum sen yapmadın. Lütfen sakin ol..."
***
"Ölüm kelimesi kızınız için çok farklı bir hâl almış anlaşılan. Her seferinde onu itham ettiğinizi, erkek arkadaşının ölümünde onu suçladığınızı düşünüyor. Aslında ise bu tamamen onun bilinçaltı ile ilgili. Kendisini suçlu buluyor. Onu kurtaramadığını veya bir şekilde ölümüne sebep olduğunu sanıyor."
***
'Sevgili günlük. Bu gün, son kez sana sır vereceğim. Çünkü onun yanına gitmek istiyorum. Onu çok özlüyorum. Yine rüyama geldi. Beni çağırdı; "Zümrüt, gel benimle, burası çok güzel." dedi... Onu daha fazla bekletemem. Zaten 8 aydır yok. onsuz yaşayamıyorum. Etrafımdakiler beni anlamıyor. Hepsi onu benim öldürdüğümü söylüyor. Bu ithamlardan kurtulmanın tek yolu, onun yanına gitmek. Yakınlarda çok güzel bir deniz var. Üzerinde de kocaman bir tepe. Denizin rengi neye benziyor biliyor musun günlük, onun gözlerine. Gözlerini ne kadar özlediğimi anlatamam günlük. Bu yüzden ona gidiyorum. Bu benim için daha iyi. Sırlarımı iyi koru..."
All Rights Reserved
Sign up to add Ölümden Mektuplar to your library and receive updates
or
#934psikoloji
Content Guidelines
You may also like
GECENİN İZİ by hisssizyazar
34 parts Ongoing
Yağmur yağıyor, her yeri sel alıyordu. Sokaktaki insanlar ıslanmamak için oradan oraya koşuyor, trafik arabalar sayesinde tıkanıyordu. Şemsiyesi olan insanlar rahat bir şekilde yolda yürüyordu. Şemsiyesi olmayanlar ise şanssızdı. Yağmurdan ıslanmamak için korunacak yer arıyorlardı. Şemsiyesi olmayan, elinde kalın hukuk kitapları, üzerindeki deri ceketi ile rahatça yürüyordu İzem. Acelesi yoktu. Islanmayı seven biriydi. Küçükken babası onu sokağa attığında yağmurun altında kendi kendine eğlenir, biriken suların üzerine zıplardı. Uzun kahverengi saçları ıslanıp birbirine karışmıştı. Elindeki hukuk kitapları çantasına sığmadığı için elinde sımsıkı tutuyor, ıslanmamaları için boynundaki kahverengi atkıyı kitaplarına siper ediyordu. İzem Karasu. Üniversite son sınıf öğrencisiydi kendisi. Yirmi üç yaşında, geleceğinin hayallerini kuran ve başarılı bir savcı olmayı hedefleyen bir hukuk öğrencisiydi. Son yılının bitmesine ve mezun olmasına sadece aylar kalmıştı. Metro durağına inen yürüyen merdivenleri görene kadar normal hızda yürümeye devam etti. Yürüyen merdivenler gözüne çarpar çarpmaz adımlarını hızlandırdı. İzem dışarıdan çok sert görünürdü. Bakışları her zaman insanlara nefretle bakardı. Oysaki sıcakkanlı biriydi. Sevdiklerine karşı çocuksu olurdu. Merhametli ve sevecendi. Soğuk olduğu insanlara acımazdı. Metro durağına geldiğinde metro gelmişti bile. İnsanlar birbirlerini ittirerek metroya ulaşamaya çalışıyordu. Sanki birbirlerini itmeseler metroya binemeyecek gibi bir halleri vardı. .....
You may also like
Slide 1 of 10
SARRAF cover
AYNI BIÇAĞIN SIRTINDA (+18) cover
İMDADIM cover
GECENİN İZİ cover
GÖNÜL ŞİFASI cover
Kaybolan Yıllar| Asker & Savcı cover
Kara Gül  cover
PİNHAN MAHALLESİ  cover
DİLVAN (Kitap oluyor)  cover
AMARİS cover

SARRAF

29 parts Ongoing

"Ama bilmelisin; Sarraf tüm değerli taşları satar, bir tek Yakut'u kendine saklar." - Birbirimizi severek gururumuzu yitirdik, ihtiraslarımızın esiri olduğumuz yerde aklımızı ve korkup uzaklaştığımızda bağımızı yitirdik. Geri döndük, kazanacağımızı sandığımız her an kaybederek inancımızı yitirdik. Birbirimizi yitirdik. Kendimizi bitirdik. Ve geriye, birkaç hatıradan başka hiçbir şey kalmadı; ama onları da anımsayamıyoruz. Çünkü çok sevip de yine yenilmekten korkuyoruz. Fakat onsuz bir savaşın galibi olmak fazlasıyla vahim, bu yüzden onu sevmek- Unutmamam gerekli; birbirimizi severek gururumuzu yitirdik, ihtiraslarımızın esiri olduğumuz yerde aklımızı...