''Nasıl nazik davranacağımı bilmiyorum ben kızım, ne yapayım?''
Gözlerimi kısarak sinirle baktım Bulut'a.
''Onu da mı Yağmur öğretsin?''
Sırıttı pişkince.
''Yağmur öğretecekse olur.''
Al işte, böyle tatlı olma bir be. Trip de attırmıyor ağız tadı ile. Zalim.
Bulut'un ukalaca konuşması ile ona döndüm:
''Bence de hep tatlıyım be. Ama yakışıklıyım da, çekiciyim, kaslıyım, her şeyimle mükemmelim lan be- Ah ne yapıyorsun kızım ya? Hayır anlamıyorum, bacaklarımla ne alıp veremediğin var? Tekme yiyorlar her gün. Rutin haline getirdin mübarek sen de tekme atmayı. Ama sen de haklısın, birinin bu kadar güzel bacakları olsaydı ben de yapard- Lan!''
Benden bir yumruk yemesi ile sustu derken tekrar devam etti konuşmaya Bulut.
''Yağmur, yumruklarının da bi gideri var aslında biliyor musun? İlk günden beri yumruk yiyorum. Bence bana aşıks-''
''Bak çocuk, kafanı kopartırım senin! Utanmasan egondan çocuk yapacaksın be! Hayır dayak yiyorsun, hala ben mükemmelim diyors-''
''Ama öyleyim, değil miyim aşk olsun?''
''Bu sefer. Ciddi ciddi. Öldürücem seni. Kaçma Bulut.''
-KÜFÜR İÇERİR-
Melis, annesinin kaderini yaşayan bir genç kızdı.
Babası ve abisi tarafından ayak bağı gibi görülür ve onlar için para kaynağı olmaktan ileri gidemezdi. Ama günün birinde, celladı olan kişi ona hayatının aslını gösterdi, bir intikam uğruna ailesinden koparıldığını söyledi.
Seneleri acıyla geçen Melis, kendini yepyeni bir sayfa açmış halde buldu ama hiçbir şey beklediği gibi değildi. Olamazdı.
Çünkü onun sevilmeyecek çok yanı vardı.
"Koskoca evinize bir beni sığdıramazdınız. Madem sığdıramayacaktınız, o zaman beni o cehennemden neden kurtardınız?"