
Bazı insanlar ölümden korkar'ken bazıları ise ölümün ta kendisi olurlardı bana göre. Eğer ben kendimi bu derecelerde değerlendirecek olsaydım: arasındaki çizgi yerine koymuş olurdum. Gerçi o çizgiyi aşalı yıllar olmuştu. Hayatımın tek düzenli kısmı 13 ile 18. yaşlarımın arası idi. 5 yaşımdan öncesi hafızam da hiç yok'ken 6. yaş günüm ise hafızama kazınan, silmek istesem bile silinmeyen bir yaşımdı. Hayatımın ilk dönüm noktası, yaşamımın fazlasıyla zor ve engebeli geçeceğine dair ilk attığım adımdı. Küçük bir çocuk ne kadar yara alabilirdi? Bir insan ne kadar acıyı içinde taşıyabilirdi? İşte bu sorular yıllardır aklımda dolanıp duran, sürekli düşündüğüm fakat geçen yıllara rağmen hâlâ bir cevap bulamadığım sorulardan sadece ikisiydi. İnsan büyüdükçe o acı daha da küçülür diye düşünürken o acı, beklemediğimiz kadar büyüyordu. Dur durak bilmeden... Zaman bizim ilacımız değildi, asıl zaman; bizi zehirleyenin ta kendisiydi. Zamanla insanın acısı geçmezdi. O acı artık yavaş yavaş ruhumuza işlediği için alışmışız gibi yaşardık hayatı. Oysa su yüzüne yeniden çıktığında ise eskisinden daha da beter hâle gelirdik.Tous Droits Réservés
1 chapitre