Avucumun içinde sıktığım anahtar ile açtım kapıyı. Bavulu içeri sokup kapıyı kapattım. Kapanan kapının yaptığı gürültü tüm evde yankılanmıştı. Sırtımı kapıya yaslayıp etrafta göz gezdirdim. Eşyalar bıraktığım gibi beyaz çarşaflarla kapatılmış şekildeydi. Her şey bıraktığım gibiydi, ama aslında hiçbir şey bıraktığım gibi değildi. Bu cümlenin anlamlı anlamsızlığını yaşıyordum. Yerimden kıpırdayıp içeri girmek istedim ama sırtımı yasladığım kapıdan ayrılmaya cesaret edemedim. Gücüm yetmiyordu. Sahi uzun zamandır birçok şeye gücüm yetmiyordu. Onsuzluk yüklerin en ağırıydı, ve ben 12 ay 28 gündür bu yükü taşıyordum. - Ben bizim için bir çok şeye göğüs germe cesaretine sahipken o tüm anılarımızı bir yoruldum kelimesine sığdırıp gitti.
20 parts