"Savunmasız biri olduğumu mu düşünüyorsun yani?" Sakince söylemişti bunu ama nedense bana sinirlendiğini hissetmiştim. "Savunmasız biri olduğunu düşünmüyorum" dediğini duydum. Ses tonu tüylerimi ürpertmişti. "Çaresiz olduğumu mu düşünüyorsun o zaman?" dedim artık bu konuşmadan sıkıldığımı hissettiğimde. Bana sinirlendiğini hissettiğimde konuşma isteğim yok oluyordu. "Hayır, ne çaresiz ne savunmasız ne de başka bir şey olduğunu düşünüyorum Hyunjin" kaşlarımı çattım ve sanki onu görebilirmişim gibi arkamı döndüm. Ama gördüğüm tek şey koyu yeşil rengindeki çalılıklardı. "Tam aksine..." çalılıklardan gelen hışırtıları işittim. "Akbaba sensin" Hışırtılar durunca onunda çalılıklara doğru döndüğünü hissettim, şu an şansım olsaydı yüzünü görebilmeyi çok isterdim. "Ve yaraladığı kişi de" kaşlarımı çattım tekrardan. "Ne demek istiyorsun?" "Nefretin herhangi birine değildi, kendineydi Hyunjin" dedikleri içimi titretirken cümlelerini işitmeye devam ettim. "Bu yüzden, acımasız bir şekilde, kendine geçirdin Akbaba'nın gagasını ve ikiniz de birlikte sonsuza kadar acı çekmeye mahkum kaldınız"All Rights Reserved