İnsan hayatında kaç kez korkunç ve bir o kadar da tehlike dolu bir ana şahit olurdu?
O gece gözlerimizin önünde yaşanan olaylar hikayelere ve kitaplara göre heyecan verici ve bir o kadar da cezbedici bir maceraydı. Gerçek dünya ile kıyaslarsak bu maceranın sonu hiç iyi bitmezdi. Ama ben her zaman ki gibi, o maceranın peşinden koşacaktım. Bu her zaman ki gibi bir şey değildi. Aklımca, kendi küçük ve sıkıcı dünyama heyecan katacaktım. Bilmediğim şeyler vardı, karışmamam gereken şeyler... Ama umurumda olan tek şey; olayın beni bir girdap içerisine içine sokarak, bana o tehlikeyi cezbedici hale getirmesiydi. Zaten başa gelen bütün felaketler tehlikeli arzulardan ve meraktan geçmez miydi? Hem kim şahit olduğum olayın peşinden koşmazdı ki?
Eylül, çocukluktan beri anlaşamadığı ve sorunlar yaşadığı Yavuz ile yıllar ne kadar geçerse geçsin hâlâ anlaşamaz. Sürekli başını belaya sokarak nezarethaneye giren Eylül'ü her seferinde polis olan çocukluk arkadaşı Yavuz kurtarır.
Eylül; Senin benimle derdin ne?
Eylül; Polis olmana mı güveniyorsun sen be?!
Eylül; Beni sinir etme Yavuz
Yavuz; Birincisi her adım attığın yerde değilim sen polislerin olduğu yerlerde çok sorun çıkarıyorsun
Yavuz; İkincisi mesleğimin arkasına sığınacak biri değilim Eylül
Yavuz; Başını beladan kurtarabildiğimiz mi var kızım?
***
01.05.2025
#1 polis 06.05.2025