Genç kızın beyaz teninin renginin sarardığını gören Nuran, "Kız n'oluyo? Yumurta gibi sararmışsın!" dedikten sonra masadaki viskiden kendisine de bir bardak doldurdu. "Kime bakıyo'n?" "Kimseye..." derken elindeki kristal viski bardağını masaya bırakıp Nuran'a gülümsedi. Onu çoktan bir dost gibi görmeye başlamıştı. Dürüst olması gerektiğini düşünüyordu. "Aslında... şu locada oturan, yüzü yaralı adama bakıyorum. Kim o?" Nuran, yine açılıp saçılıp rahat bir şekilde otururken birden doğruldu ve "gizlice" yani açık açık, balkondaki locaya baktı. "O var ya o... onun gölgesi yeter. Çeçen, Dolapdere'nin delikanlısıdır, ondan izinsiz sinek bile giremez. Yanındakiler de yandaşları işte..." || Çokta uzak olmayan, yakın geçmişte geçmektedir. || Belli bir yaş seviyesinin üstündekilerin okumasını tavsiye ederim!