Adamın özgürlüğü kadınınkinin bittiği yerde başlıyordu. Kadın korkuyordu. Ama kırılmaktan değil. O zaten alışıktı. Kırılmaya değil kırmaya alışıktı. Vazgeçmeye değil vazgeçirilmeye mejbur olduğu bir hayat. Birbirinin zıttı iki insan. Onların lügatında zıtlık kötü değildi. Zıtlıklardan yararlanılabilirdi. Eğer başka bir yolu varsa bu intihardı. Zıtlıklardan yararlanmak. Zihninin soğuk zindanlarından gelen tiz bir çığlık işte onun ilahisi buydu. Onun ilahisi başkalarının çığlıklarından besleniyordu. Ama kadının çığlıkları zayıflamıştı. Artık yorulmuştu. Ses telleri zayıflamıştı. Ondan beslenen adam ise artık yok oluyordu. Nefessiz kalmıştı. Önce iradesini. Sonra kendini. Kaybetmişti.