"Aşkı ararken kendini kaybeden bir genç kızın hikayesi..." "Sevmek ne demekti? Ben kendi duygularımdan bile emin olamıyorken, birinin beni sevebileceği düşüncesi bana saçma geliyordu. Kendimle çıktığım bu yolda her duyguyu deneyimlemeliydim. Benliğimi keşfetmeliydim. Ne kadar ileri gideceğimin bir önemi yoktu. Bir şeyi istiyorsam onu almalıydım, ne kadar dibe ve karanlığa batacağım umurumda değildi; yanımda kimleri batıracağım da... Kendimi çok çirkin durumlara düşürdüm kabul ediyorum. Bunlar benim perspektifimden bakıldığında oldukça masum gibi gözüküyordu. Daha doğrusu insanlara bu şekilde anlatıyordum. Gerçeği sadece ben biliyordum. Bu da yaptığım her şeyi daha da tehlikeli kılıyordu. Sevmeyi öğrenebilmek için takıntılarımı aşmalıydım. Yaşadığım büyük travmaları romantize etmek beni ileriye taşımayacaktı. Bu benim hikayem, sevgi adı altında heves ettiğim tüm karanlık duyguları ne kadar korkutucu olduğunu düşünmeden paylaşıyorum..." demişti Derin psikoloğuna. Olayların araştırılıp netliğe kavuşturulması için Derin'in anlatacakları büyük önem arz ediyordu. Bu yüzden psikoloğuna koşulsuz güvenmeliydi. O güveni de psikolog Akel Bey çoktan sağlamış görünüyordu. Kayıp insanların ölü mü yoksa sağ mı olduğu karanlıkta olan bir konuydu ve bunu aydınlatmayı her şeyden çok istiyordu. Bir yandan da Derin'in akli dengesinin yerinde olmadığına hakimi inandırırsa, Derin'in hastanede onun yanında kalmasını istiyordu. Geçirdikleri süre zarfında hiç etik olmamasına rağmen böyle birinden etkilenmiş olmayı kendine yediremiyordu. Ama onu düzeltebileceğine ve tedavi edebileceğine inanıyordu. Derin'in iç çekmesiyle birlikte Akel Bey tekrar düşüncelerinden sıyrılıp gerçekliğe döndü. Hikayenin gidişatı aralarındaki durumun kaderini de belirleyecekti...All Rights Reserved