Kendi iradesiyle girdiği savaştan galip çıkanı deviremezsin.
Hayatı pahasına bir şeyleri hedef belirleyen, idealleri olan birisini yıkamazsın.
Beni, yenemezsin.
.
Siyara Karerin, idealleriyle var olan, yıkılmaz iradesiyle bilinen; ülkenin en prestijli Fransız Lisesinin okul başkanıdır.
Bundan fazlasıyla bilinmek istenmemesine rağmen bir yavruyu saklar gibi sakladığı apaçık gerçekler yüzüne her defasında vurulur. Engerek'ten hallice dili sayesinde de hepsini çok daha ağır darbelerle geri püskürtmeyi başarır.
Zihnindeki bulanma ve kendine biçtiği kılıf arasındaki dengeyi tutturmayı en sonunda başardığı anda, bütün bu denge terazisini sallandıran; geçmişini geleceğine ince bir iple bağlayan Edis Bayalan'ın okula tekrar dönmesi, önce okul listesindeki başarı sırasını sonra da parmaklarının ucunda tuttuğu terazisini yerle bir eder.
İnce iplerle sarılı olmasına rağmen bunları kalın halatlarmış gibi yansıtarak herkesin kafasında belli bir konuma gelebilmiş Siyara'nın öfke damarlarını çatlatan, hem bir o kadar yanında ait hissettiği hem de bir o kadar yabancı gelen bu kişiyle lise hayatının son düzleminde uğraşacak olması, göğüs kafesinde asılı terazinin dalgalanmasının asıl nedeniydi.
Ama ya, aslında denge terazisi onu alaşağı edenler üzerine kuruluysa; kaçıp durulan da terazinin iki yanındaki asılı ağırlıksa...
O zaman da işler durur muydu bu kurulu yasa?