Bu bir kadının kaderini yazma hikayesi ve hayır, mecazen söylemiyorum.
Adel, kendisini kitapta görünce vaktin geldiğini anlamıştı. Bunca zamandır kabullenemediği, atalarından gelen bir miras olduğunu biliyordu fakat şöyle bir problem vardı. Adel kitabın yazarının ta kendisiydi. Yazgısını belirleyecek bu hata, her şeyin başlangıcıydı.
"Senin için, defterimi yakarım." Adel, sesi titrerken söyledi. Defteri yakarsa, kendisini de yakacağını bilmesine rağmen böyle konuşması Kuzgun'u delirtti.
"Böyle kolay kaçabileceğini mi sanıyorsun? Kalacaksın, burada cezanı çekeceksin, bize yazdığın bu yazgıların bedelini burda ödeyeceksin." Kuzgun, öfkeli şekilde bağırdı.
Oysaki ikisinin de henüz farkına varmadıkları bir şey vardı. Sayfaların hışırtısı duyulurken son sayfa göründü, sonları çoktan yazılmıştı.
Bütün haklar Adel'in defterinde saklıdır.
Kitaplara aşık olmasan bu satırlara bakıyor olmazdın.
Yeni bir evren keşfetme isteği, yeni karakterlere olan hayranlık duygusu ve belki de kendi dünyamızdan bir kaçış yolu. Nedeni ne olursa olsun kitap okumak tam anlamı ile andan kopuştu benim için. Biz okurların belki de en büyük ortak noktası okuduğumuz kitabın içinde bulunmak istemek veya o kitapta ki ulaşamayacağımızı bildiğimiz var olmayan karakterlere aşık olmak.
Peki bir gün kendinizi okuduğunuz kitabın içinde bulursanız? Ya da durun durun şöyle sormalıyım. Bir gün uyumak için yattığınız yataktan, okuduğunuz fantastik aşk kitabının kötü karakterinin yatağında kalksanız ne tepki verirdiniz?
Ben epey saçma bir tepki vermiştim.
Buyurun gelin bu bilinmeyen yolculuktan ve evrenden beraber çıkmanın yolunu bulalım. Sen yoksan her zaman bir kişi eksiğiz. Ne duruyorsun sende gel ve bir olalım. Yolumuzu bulalım. Belki de bulduğumuz yol çok da istediğimiz yol değildir bunu da hep beraber öğrenelim.
Başlangıç Tarihi: 28.08.2024