*ihtirâz: sakınmak, çekinmek, uzak durmak
Yatakta gözlerini açıp bakındıktan sonra kaşları çatıldı genç kadının; Fuat yanında yoktu. Son günlerde neden böyle davranıyordu, anlayamıyordu. Soluduktan sonra yataktan çıkıp üzerine sabahlığını geçirdikten hemen sonra aşağıya indiğinde kocasının salondaki kanepeye uzandığını gördü. Aralarında son zamanlarda sürekli olarak dönen "bebek" tartışması dışında olan soğukluk, canını epey yakıyordu. Elini uzatıp adamın saçlarını okşarken konuşmaya başladı. "Küsme bana böyle lütfen.",
"Begüm yerine git.",
"Hayır." Konuşmaları lazımdı artık bu iş böyle olmayacaktı. Uzak durarak hiçbir yere varamayacaklarını görebiliyordu.
"Git Begüm! Git diyorsam, git!" Sinirle yattığı yerden doğrulup oturdu genç adam. Karanlıkta deniz mavisi gözleri birer alev saçıyordu sanki. Begüm öylece adama baktıktan sonra dudaklarını ıslatıp yeniden konuşmaya başladı. Hala belki bir şeyleri düzeltebiliriz diye düşünüyordu.
"Bak, özür dilerim ama sende yapma böyle. Biliyorum bir bebeğimizin olmasını ne kadar istediğini ama birden verebileceğimiz bir karar değil bu Fuat.",
"Tamam dedim sana! Git ve yat!",
"Yeter ama Fuat!",
"Sus Begüm!" ,
"Peki ben susup gidiyorum, bir daha gelmemek üzere! Madem istediğin bu!"
Bağırdıktan sonra koşarak merdivenlerden çıkmaya başladı kadın. Bu hamleyi yaparken artık her şeyin bambaşka olacağından emindi. Nihayet o büyük sessizlik sonunu tiz bir çığlığa bırakmıştı!