Beni dinle, Rıza. Bu ışıltılı hayatı nasıl bırakıcaksın, bunu söyle. Gözlerime bak! Çocukların öldüğü, masumların katledildiği bu dünyada nasıl yaşayacaksın. Çiçeklerin kopartıldığı, suların pisletildiği, havanın kirletildiği, bu kan kusan gezegende nasıl yaşayacaksın. Kendi içinde yaşa sen Rıza. Boşver sen dünyayı. Bir misafirhane sana göre. 'hayır değil' deme sakın. İçini bilirim ben senin Rıza. Alıştın değilmi bu hayata. Varsın çocuklar ölsün, masumlar ölsün, çiçek, su, hava, toprak olmasın. Sen kötüsün Rıza. Umutsuz bir vakasın. Sessiz kalansın sen Rıza. Ne fayda dokundu 3-5 yıllık ömründe bu dünyaya. Söyle hadi, susma Rıza. Konuş, haykır dünyaya. Adelet sadece bir addır Rıza.
'Gerçek adalet senin olandır.'
Ben : anneni ara.
Oğuz:ne ?
Ben: sen sinem teyzenin oğlu değil misin?
Annen onu aramanı söylüyor.
Oğuz : peki bunu o niye söylemiyor ?
Ben : şarjı bitmiş?
Oğuz : şarjı bitmişse ben onu nasıl arayacağım peki ?
Ben yazıyor...
Ben çevrimiçi...
Ben : bir dakika oha doğru?
Şarjı bitmişse nasıl arayacaksın ?
Oğuz : bu küçük detayı yeni fark etmen gözlerimi yaşarttı.
Ben : sen bana Altan altan laf mı soktun ?
Hayırlı bir evlat olup annen ara demeden arasaydın böyle olmazdı 🙃
Oğuz : şimdi de sen mi bana laf sokmuş oldun?
Ben : haspinAllah sınanıyorum herhalde , git ara ne bilim ben ya.
Laf filan da sokmuyorum ayrıca.
Oğuz : sen kimsin ?
Ben: komşunuz ?
Oğuz : komşumuz kim?
Ben : evine gelseydin bilirdin.
Oğuz :geldiğim zamanlarda oldu ama tanımıyorum seni ?
Ben : o da senin kayıbın olsun hayırsızlığı bırakıp evine uğrarsın artık belki ?
Oğuz : bu aralar sanmıyorum.
Ben : benim ruhumda hayırsızlık diyorsun.
Oğuz :hayırsız olsaydım bu vatanı korumak için canımı feda etmezdim.
Ben :ne ?
Oğuz: tek hayırsız ben değilmişim anlaşılan , komşusunun oğlunun mesleğini bilmeyen bir komşu kızı.
Ne üzücü.
Tanışalım yüzbaşı Oğuz Türk...