Eylül...
Güveni,
kurtarılması imkansız bir dipsiz kuyuya atılan,
Masumiyeti,
çıkışı bulunmayan bir labirente hapsedilmiş,
Özlemi,
oradan oraya sürüklenmiş bir boşluktan farksız,
Vicdanı,
her şeye rağmen hiç bir şeye boyun eğmeyen,
Aşkı,
asla ulaşılamayan prensesin şatosundaki ejderhadan daha güçlü olan,
İyimserliği,
geriye getirilmesi imkansız bir hayatın sonsuzluğuna uzanan,
Umudu,
hiç tükenmeyen, mahsum denizlere yol açan gemilerden birisi şimdi o.
O yelkenini gizemli fırtınalarda açan, dalgalara savaş açıp mücadele eden bir kız.
o Eylül Yükselen.
Gururunu,
hiçe sayıp kendini tehlikeye attığı bu intikam günlerinde
Şimdi onun nefreti, erişebileceği aşklar arasında en güçlüsü...
Doğum gününde terk edilen Meyra Akay, kısa süre sonra hamile olduğunu öğrenir. Bebeğinin babasının ona destek olmayacağından emin olan Meyra'ya umut hiç beklemediği yerden doğar. Aynı hastanede çalıştığı ve sürekli didiştiği doktor Yaman Yürekli, yıllardır aşık olduğu kadının en büyük destekçisi olur.
Bu süreçte yaptıkları anlaşmalar ikisinin arasında kalsa da bazı anlaşmaların altında kalbi karıştıran bir gerçek yatar.'