"Bu eli sıktığında geri dönemezsin." Çekik kahverengi gözlerim mor gözaltılarım ile bütünleşmişti. Çatmaktan acıyan kaşlarımı hafif gevşetmiştim, kafamı yavaşça geriye yaslayıp derin bir nefes aldım. Soğuk tuvaletteki mavi ışıklar yüzümdeki bütün kusurları ortaya çıkarıyordu. Aynada kendimi dahada incelemeye başladım. Düzensiz kesilmiş kısa kumral saçlarım dağılmış, gayet hoş gözüküyordu. Gevşemiş suratımdaki sertlik gitmiş yerine korku, stresli bakışlarım gelmişti. Çatlamış dudaklarım ve bembeyaz kesilmiş yüzüm ruhsuz gibiydi. Hafifce gülümsedim ama gözümdeki korku hala gitmemişti. Herkesi bir kitaba benzetirim. Onun konuşmaları davranışları kitabın arkasındaki ufak yazılara benzer. Ama ilk defa bir romanı derinlemesine okumam gerekti her geçen gün sayfa sayıları dahada artıyor kafam dahada karışıyordu. Yavaşça kulağıma eğildi ve fısıldadı. "-Sana zarar vermek istemiyorum lütfen güzel şeyler mırıldan Ceren. Seni seviyorum. Bileklerimi kavrayan elleri sinirlenen sesiyle dahada canımı yakmaya başlıyordu. Sürekli aynı şeyleri fısıldayıp duruyordu beynimin içinde hep aynı şey dönüyordu.