Her tesbih çeken kabadayı olsaydı imamlar mafya olurdu. Hafif hafif ucundan azıcık kurgu olan hakiki bir Türk efsanesi ---------------------------------------------- İmamnur: Cankır, noldu kıpkırmızı olmuşsun. Acı biber falan mı yedin? Cankır sert bir şekilde masadan kalktı ve bana da kalkmamı emretti. İmamnur: Daha hiç yemek yemedim, sen de yemedin, otur aşağı yemek ye artistlik yapma bana Cankır birden buzağıya dönüştü resmen ve geri masaya oturup yemeğine devam etti. Yemeklerimiz bitince çardaklara kurulduk. Bir süre sonra Cankır yanıma gelip kulağıma fısıldadı. Cankır: Benimle birkaç dakika gelebilir misin acaba güzelim? İmannur: Tabiki gelirim yakışıklım Yanağımdan makas alıp önden önden yürümeye başladı. Atatürk heykelinin arkasına geçti. Niye oraya geçti ki? Oraya gittiğim gibi Cankır belimden tuttuğu gibi kuşların hep sıçtığı Atatürk heykeline yapıştırdı beni. İmannur: Lan salak burası pis ya hey Allah'ım Cankır: Ben sana yetmiyor muyum? İmannur: Ne? Cankır: Ben senin karşındayken, gözlerinin içine bakarken, seni beni görmeyip başka birilerine bakıyorsun. Ben senin için bu kadar yetersiz miyim? Ellerimi yanaklarına çıkardım ve yumuşacık yanaklarıyla oynadım. Bana kırgın bakıyordum. Bir insan nasıl böyle bakabilir ki? İmannur: Kalp birine tutulduktan sonra gözler başkalarını görse ne fark eder? Ulan hadi bakim Hasan Ali Yücel vs ben
52 parts