|Tamamlandı|
Yirmi üç yaşındaydı. Okulunu yeni bitirse de iş bulamamış, evden kovulmuştu.
Evden çıkarken annesinin ona yalan söylediğini, dedesinin yaşadığını öğrenmişti.
Yıllardır sakladığı kitaplarını satarak kazandığı parayla dedesinin yanına giderken bulmuştu kendisini.
Dedesinin onu istemesi için dua etmişti, kucağında etrafı seyreden kardeşiyle. Dayanacak, yardım isteyecek birine ihtiyacı vardı.
Yıllardır Isparta da onu özleyen iki adamı bilemeden. Yol boyu endişe içinde kardeşini izleyerek rahatlamaya çalıştı.
Biri torununun özlemi ile bir gün belki gelir diye mahallenin kahvehanesinde köyün girişini izlerken bir diğeri onu unutmaya çalışmıştı.
Gelmeyeceğine emindi artık. Küçükken onu beklemişti. On dört yaşındayken ona veda bile etmeden giden küçük kıza kızgındı, kırgındı.
En çok kendisine kızgındı. Abisi gibi sahiplendiği kız gittikten sonra onu düşünmekten vaz geçmediği, ona olan duygularını yanlış yerlere çektiği için kendisine kızgındı.
Nehir Adında bir deli dolu bir Kız, Okulda platonik olduğu çoçuğa yazmaya başlar.
Onunla gizemli bir şekilde yazışırken, beklemediği Olaylar onu bekler.
Hesabı birden çalınan Nehirin yerine geçen bir Kız, sevdiği Çoçuğa ondan önce açılır.
Nehir bu yaşananları kötü sanarken, hayatında girecek kötü olaylardan habersizdi.
En kötü anında her şeyi bırakıp Almanyaya giderken, her şeyini Sevdiği Çoçukta bırakıp gidiyordu.
Farkında değildi ama sevdiği Çoçuk da ona aşık olmuştu.
Asıl yıkım kimin içindi?
Nehir bu Hikayede Mulan Prensesi mi yoksa Buzlar Kraliçesi mi olacak? Onu okuyup hep beraber göreceğiz.