Her bir gün aynı şekilde geçiyordu. Bir farklılık olmasını istiyordum ama ne olmasını istediğimden de emin değildim. Eskiden 25 yaşıma geldiğimde çoktan başarılı olmuş ve çoktan düzenimi kurmuş biri olacağımı düşünüyordum. Eskiden 25 yaşı çok büyük bir yaş olarak görüyordum. Şimdi 25 yaşına gelmiş biri olarak hala hiç büyümüş hissetmiyordum. Hala ailesinin evinde yaşayan ve hiç bir işe başlayamamış birisiydim. İşsiz olan, hiç hobisi olmayan, mutsuz, tek aktivitesi yatakta dizi film izleyip yemek yemek olan, gülmeye sebebi olmayan ve hayatta hiç bir amacı olmayan biri olacağımı hiç düşümezdim. Güne başlamak için bir sebebinin olmasının ne kadar önemli olduğunu daha önceden hiç fark etmemiştim. Birazdan olacaklardan habersiz bir şekilde "Bugün farklı bir gün olsun lütfen, bu hayat bana ne zaman gülecek?" Diye düşünüyordum. Dalgın bir şekilde denize bakmaya devam ederken aniden arkamda bir fren sesi duydum. Fren sesini duymamla daha arkamı dönemeden ağzımı bir şey kapladı. Bir kaç saniye içinde her yer karanlığa büründü ve bilincimi kaybettim. Kendime geldiğimde loş ışıklı bir odada beyaz bir sandelyede oturuyordum. Karşımda bir projektör ekranı vardı. Ekranda ise "Hoşgeldiniz Gayesizler" yazıyordu.All Rights Reserved
1 part