Ellerim arkadan sandalyeye kelepçe ile bağlanmıştı.. Az önce dövüştüğümüz için ikimiz de yara, bere ve kan içinde kalmıştık. Kaybeden bendim ve birazdan beynimi dağıtacak kurşunun tenimi delip geçeceğini bildiğim halde düşmanıma gülümseyerek bakıyordum. Arkası dönük olarak bir süre düşündü. Ani bir hareketle köşedeki eski sandalyeyi alıp karşıma oturdu. Şimdi ikimizde birbirimize gülüyorduk. "Hangi bilgileri çaldığını ve kimlere sattığını söylersen daha az acı çekeceksin.." "Daha çok acı çektiremezsin!" "Şakam yok Ferah! Konuş!" "Halbuki ne yaparsan yap konuşmayacağımı en iyi sen bilirsin.." Kolumdaki derin cam kesisine eliyle bastırıp parmağını derimin altına ittiğinde canımın yanmasına rağmen kahkaha attım. "Beni böyle mi konuşturacaksın!" alaylı şekilde sırıttım. "Acıdan çığlık attırırım sana Ferah!" Alt dudağımda dilimi gezdirdim. "Durduğun kabahat!"