𝑻𝑯𝑬 𝑭𝑰𝑭𝑻𝑯 𝑴𝑨𝑹𝑨𝑼𝑫𝑬𝑹 | 𝑷𝑬𝑨𝑹𝑳 𝒀𝑨𝑿𝑳𝑬𝒀, ꜱ. ʙʟᴀᴄᴋ
6 Bagian Sedang dalam proses [𝗞İ𝗧𝗔𝗣 1]
Pearl Yaxley, biri ona "hanımefendi gibi davran" dediğinde bir Galleon alsaydı, şimdiye kadar kendi Quidditch takımını kurmuştu bile.
Ama "hanımefendi" dedikleri nasıl biri oluyordu, gerçekten bilmiyordu. Belki Büyük Teyze Euphemia yanaklarını mıncıkladığında kibar kibar sırıtıp sessiz kalmalıydı. Belki de eski, toz kokan malikânede yapılan bitmek bilmeyen aile yemeklerinde, antika portreler safkanlık üzerine tartışırken sessizce tabağına bakmalıydı. Ya da annesi gibi... Sürekli dimdik duran, saçının tek bir teli bile yerinden oynamayan, sesi buz gibi soğuk bir kadın olmalıydı.
Eğer olması gereken buysa, Pearl'ün bu işte hiç gözü yoktu.
Daha on yaşındaydı ama hayat hakkında iki önemli şeyi çoktan öğrenmişti. Bir: Safkan büyücü çevresi dünyadaki en sıkıcı şeydi. İki: Yaxley ailesinin en büyük çocuğu olmak bir ayrıcalık değil, resmen angaryaydı.
Ve kimse ona bunu isteyip istemediğini sormamıştı.
Küçük kardeşi Corban baş belası bir sinsi, bebek Hunter ise gün boyu ağlayan bir çığlık makinesiydi. Pearl çoğu zaman kendini bir çocuk değil, evin ikinci annesi gibi hissediyordu. Onları toparlaması, peşlerinde koşturması, yeri geldiğinde azarlaması ve bütün bunları büyük bir hevesle yapıyormuş gibi davranması gerekiyordu.
Ama Pearl hevesli falan değildi. Hiçbir zaman.
Onun aklı başka yerdeydi. Başka bir hayatın hayalini kuruyordu. Dirseğini masaya koydu diye azar işitmediği, saçları kurdelesinden çıkınca annesinin kaş çatmadığı, sinirlenip yanlışlıkla perdeleri büyüyle tutuşturduğunda evde kıyamet kopmayan bir yerin. Büyünün gösteriş ve soyluluk için değil, gerçekten kendi istediği gibi kullanılabildiği bir hayatın.
Ve sonra, bir sabah, alaca bir baykuş geldi.
Bir mektup ile birlikte.
Ve her şey değişmeye başladı.