-"Çok kırmışlar o güzel yüreğini."- Gece karası gözleri, kahvenin koyu tonlarındaki gözlerime meydan okurcasına hapsolmuştu.
-"Ne diye soruyorsun, sende mi kıracaksın?"- Masum bakışlarım ve titrek sesim, gecenin ortasında öten cırcır böceklerinin seslerine karışmıştı.
-" Eflin.. O gece Allah seni karşıma çıkarttı, yaralarına yara ekleyeyim diye değil. Biraz olsun sarayım diye."- İlk defa böyle yumuşak duyuyordum sesini, bakışlarını..
-"Sen kimsin ki benim yaralarımı sarasın?"- Cüretkar değil, yaralı bir kızın sorusuydu bu. İçindeki ürkek ceylanın..
-"Ben.."- Bana doğru eğildiğinde, kendimi korumak için defalarca kez olduğu gibi ürkerek geri çekildim.
-"Ben bülbül'üm. Sararıp solan, boynu bükülen gül'ün yeniden açması, onu solduranlara inat hayata tutunması için gerekirse canını vermekten hiç çekinmeyecek bülbül."- sahi ne olmuştu bu adama?
-"Neden peki, neden yapıyorsun bunu?"- Fazla yüksek olmayan bir sesle konuştum, siyahlarını kahvelerimden ayırmadan.
-"Çaresiz bir kadına sırt dönmek adamlığa sığar mı? Seni o şerefsizlerin eline bırakamam. Bundan böyle emanet bilirim seni Eflin. Sana zarar vermelerine izin vermem. Allah o gece seni karşıma çıkardıysa, elbette vardır bir bildiği."- Elbette vardır bir bildiği, ya imtihan olacaktın bana ya armağan..
Bu sefer hayatın beni yanıltmaması için, dua ettim içimden. Bu adamın hiç kapanmayacak yaralarıma bir yara daha açmaması için, bana imtihan olmaması için dua ettim.
Çektiği acılara karşılık, bir imtihan daha yaşamak istemiyordu yorgun bedenim, acılı kalbim. Bu sefer yanılmayayım dedim içimden. İmtihan ol diye değil, armağan ol diye göndermiş olsun Allah seni..All Rights Reserved