ÇİÇEK VE KAYA

"Kaya, bana öyle bakmayı kes artık.", dedim üstümdeki gelinliği çekiştirerek

"İnanmıyorum seninle evlendim.", dedi hayret verici geliyordu galiba ona bu durum. Bakışlarımı ondan çekerek baştan aşağı kendime baktım.

"Evet bende inanamıyorum.", dedim kısık sesimle konuşarak

"Ben çok mutluyum!", dedi Kaya sesindeki mutlulukla. İç çekip ona baktım. Gelinliğin eteklerini tutarak yanına gidip oturdum kaşlarımı kırıp üzgün ifadem ile konuştum.

"Ben nötürüm", dedim ne hissettiğimi bilmiyordum onunla evlenmek istiyor muydum yada istemiyor muydum bilmiyorum. Evimden ayrılmıştım... Şimdi yabancı bir eve gelmiştim.
Elimi tuttu, işaret parmağı ile çenemi yavaşça yerden kaldırıp ona çevirdi. Gözleri gözlerimle buluştu.

"Söz veriyorum bana bir şans verirsen seni dünyanın en mutlu kadını yapacağım.", dedi yüzünün her ayrıntısını inceledim. Ben babamın evinde de zaten dünyanın en mutlu kadınıydım ki.. İki tane pırlanta gibi abim vardı onlar beni hiç mutsuz etmezlerdi ki..

Yıldırım aşireti beni üzmemişti ki..

Sessizliğimi onay olarak kabul etti. Yavaşça yüzüme doğru eğildi, hatlı dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Gözlerimi kocaman açarak hareketsiz bir şekilde durdum. İlk öpücüğüm böylemi olacaktı! Eli omuzumun üstündeki gelinlik askısına gitti. Vücuduma değen parmakları ile irkilirken gözlerimi yumdum. Kendimi sıkarak yutkundum. Gelinliğimin askısını sıcak parmak uçları ile indirdi. Eli çok sakın ve yavaş hareketler ile çıplak sırtıma doğru süzüldü. Sınırlarını çok açıyordu bu adam! Gelinliğimin arka fermuarını açtı. İçimde ki depremler şiddetle büyürken gözlerimi kocaman açtım. Dudakları öyle narin ve güzel bir şekilde işine devam ediyordu. Çölde suya kavuşmuş bedevi gibiydi Kaya.