Adam Mavi-Yeşil gözlerini kadının dudaklarına çevirdi ve derin bir nefes aldı. Ardından elini kadının saçlarına götürüp kulaklarının arkasına itti. Adam her hareketiyle kadının kalp ritimlerini alt üst ediyordu. Adam zaten altüsttü. Bir enkaz. Adam kadının kulağına yaklaştı ve bir melodi gibi şu kelimeleri fısıldadı kadının kulağına..
''Sorun şu ki güzel kadın, ben sana baktıkça kendimi kaybediyorum..Önce yüreğim kopup çarpıyor yüreğine ve orada uçsuz bucaksız yerlere taşınıyor. Sonra gözlerim usulca gözlerinin o muazzam renginde derin bir nefes alıp dalıyor suya dalar gibi.. Ve ne oluyor biliyor musun ? Gözlerim gözlerine karışıyor. Parmaklarım her dakika seni yazma isteği ile dolsada, benim en büyük hayallerimden olan o ince parmaklarına dokunmak istiyorlar. Beynim kalbim tarafından susturulmuş bir şekilde beklerken, bedenim seni gördükçe irkiliyor. Sorun şu ki güzel kadın.. Senden korkuyorum.. Gözlerinden saçlarına, kokuna, yüzüne kadar... Dudağından, kirpiğine, kaşına ve.. ve yüreğinden... Hasret kaldığım her şeyinden korkuyorum güzel kadın.. Özlüyorum. Çok bir şey söyleyipte acıtmıyorum kalbini kadın.. Son bir şey daha. Herkes gibi yapmak yerine seni dudaklarından değil dudağının hemen kenarından, gamzelerinin bittiği yerden öpüyorum seni.. Kendine iyi bak güzel kadın.. Bana da iyi bak.. Çünkü biliyorsun. Ben sende karıştımm... ''
Kadın yüzündeki korkuyu silip yerine mutlu bir gülümse bırakırken adam dudağını kadının kulaklarından narince sürterek kadının yanağına ve.. gülüşünün bittiği o yerde gamzelerine indiriyor dudaklarını. Kadın bu narin dokunuşların etkisinde kalırken adam cenneti ve cehennemi aynı anda yaşıyor. Adam dudağını kadının gamzelerine bastırırken kadının dudaklarından şu mırıltılar dökülüyor;
'' ZEMHERİ'msin adam. Ve ben senin güneşin olacağım.''
Dram kategorisinde 24. Sırada- 14.05.2018
Kitapları mesken tuttum ben. Kaçtım. Yüreğimdeki ağırlıklardan kaçtım. Sahte gülüşlerden kaçtım. Seviyorum diyen yalancılardan kaçtım. Kitaplara sığındım. Hayal dünyasının temiz yalanlarını gerçek dünyanın pis gerçeklerine tercih ettim.
Kulaklarımı kapadım, gözlerimi kapadım, ruhumu kapadım dünyaya. Bir ben kaldım. Onu da kapadım. İnsanın kendiyle yüzleşmesi en ağır yüzleşmedir aslında. Büyük cesaret ister. Büyük güç ister. Bir savaştır yüzleşmek. Ben ise ölmeye yüz tutmuş çelimsiz bir askerim bu dünyada.
Yorgunum... Yüreğim yorgun... Yalnızım... Yalnızlık benim tercihim. Daha doğrusu bana dayatılan bir gerçek. Sırtımın her bir karesi hançerle doluyken yeni kişilere ve yeni hançerlere yer yoktu bünyemde.
Saf bir kızın pembe dünyasında uçuşunu anımsıyorum bazen. İlk aşkın yüreğimde edindiği coşkuyu hissediyorum. Hemen ardından yüreğim amansız bir sancıyla sıkışıyor. Pembe dünyam siyaha boyanıyor. Anılar gölge gibi peşimi bırakmıyor. Ömür boyu taşıyacağım yaramsın. Son nefesimdeki yalnızlığım olacaksın. Ve ben ölürken aklımda tek bir soru olacak: Neden?
Dizine yatıp yüzünü okşadığımda o zamanlar okuduğum kitabı anlatmıştım ve şöyle söylemiştim: "Bizim sonumuz öyle olmasın. Biz mutlu olalım, ayrılmayalım." Ve sen de aynen şöyle cevap vermiştin: "Sensiz nefes alamıyorum ben. Ayrılmak söz konusu dahi olamaz. Biz dünyanın en mutlu çifti olacağız." Ben dünyanın en mutsuz insanıyım. Adi bir adamın peşinde ruhumu kaybettim. Ve ben Anka kuşu değilim. Küllerimden doğamam.
BAŞLANGIÇ: 7.12.2017
BİTİŞ: 24.03.2018