Çocukluğumdan beri masallara inanan bir kız olmuşumdur her zaman. Babam bana çocukken akşamları uyumadan önce kendi uydurduğu masalları anlatırdı. O masallar o kadar güzel olurdu ki babamı hayranlıkla dinlerdim. Aslında babam annemle olan aşkını konu alarak anlatırdı o masalları. Annemle babam zamanın da çok büyük aşk yaşamışlar ve halada yaşamaya devam ediyorlar. Hep o masallardaki gibi bir prenses olmak isterdim ve prensimin bir gün beni bulacağına inanırdım. Ben... öykü parlak gün gelecek bende kendi masalımı yazacaktım. Aradan yıllar geçti. Günler ayları , aylar yılları kovaladı ve benim hayallerimi süsleyen o kimliği belirsiz beyaz atlı prensimi çoktan bulmuştum yalın... yalın kuzgun. Abimin en yakın arkadaşı, kardeşi, dostu, sırdaşı. Çocukluk aşkıydı benimkisi, ilk baslarda hayranlık olarak tanımladığım bu duygu sonradan kocaman bir aşka dönüşmüştü. Fakat bir sorun vardı hatta birden fazla sorun vardı. Mesela abim gibi ,abim kesinlikle bu aşkı onaylamazdı diğer bir sorun ise aradaki yas farkı. Evet dostlarım yalınla aramda tam tamına 5 yas vardı. Ben 18 o ise 23 yaşındaydı. Bu sebebten dolayı ona abi demek zorunda kalıyordum. ve şimdi abimleri bekliyorduk 4 yıl önce ünüversite için başka bir şehire gitmiş olan yalın ve abim dönüyorlardı ve biz onları otogarda bekliyorduk. Geliyordu sevdiceğim, sonunda bitiyordu bu ayrılık.