Sana Gelmiş Tebliğ Mesajları Var

Cihad; ALLAH'ı (C.C) anma, andırma, bilmeyenlere yayma demektir. İnsan nerede varsa oraya tebliğ etmek vazifemiz demektir.

Bir İnsan'dan (s.a.v) koca coğrafyalara yayıldı Hakk ve hakikat. Bir Birey'den(s.a.v) milyarlar oldu bu ümmet.

Sihirbazlık gözdesiydi Hz. Mûsa (a.s) zamanı, ona sihirbazları yenecek mucizeler verildi. Hz. İsâ (a.s) devrinde ise tıp revaçta idi, ona ölüleri diriltme yeteneği verildi. Hz. Muhammed (s.a.v) zamanında ise edebiyat almış başını gidiyor, lâkin kimse Kur'an mucizesine yetişemiyor. Madem aldığımız dersler bize insanların odaklandığı yere yöneltmeye itiyor, o hâlde günümüz toplum nerelere yayıldı ise oralara hakimiyet gerekiyor.

Avuca sığan lâkin Dünya'dan büyük bir âlem var; sosyal mecrada büyük kirlilik ve oyunlar, eğlence ve oyalamalar... Nasıl ki topraklara İslâm'ı yaymak vazifemiz, kalplere dinimizi duyurmak görevimiz, topraksız sosyal camiaları da ALLAH(C.C) kelâmsız bırakmamak özverimiz olmalıdır; Hakk, hakikatin galebe gelmesini ister.

Bize düşen sadece hakikatten bahsetmek. Susturmak yahut savunmasız bırakmak değil gaye, hele ki haklı çıkılacak diye de bir beklenti olmamalı kimsede. Zaten dediğimiz ehli sünnetten ise Hakk, bu böyle. Biz sözlerimizden hakikatten yana bahsettiğimiz gibi, aynı zamanda da klavyelere bahsettirmeliyiz.

Bu devrin cihadı da klavye kuşanmak ile sadaka-i cariyesi de elektronik ortamlar perdesi ile de kazanılabilir kanaatindeyim. Dünyadan soyutlanmış yaşayanlar sosyal camialarda Hakk'ı duyarak insanlaşabilir, ruhu o vakit etine ve kemiğine kaynaşacaktır umudu içerisindeyim.

Bizler ki İslâm'ı yaymadığımız yerden sorumluyuz. Bizden toprak alamayan kimseler yeni toprak üretme peşindeler. Bizler ise bu durumdan haberdar olup da hareketkâr olmadıkça mesulüz.

Böyle tahripkâr bir zamanda kim nereden gedik açıyor, nereden nifak sokma gayreti içinde ise bizler ki o delikleri kapatma, bize hücum e