Karısının ölümünün üstünden on yıl geçmesine rağmen halen derin bir yas içerisinde olan Bekir'in, annesini kaybettikten sonra kendini babasına bakmaya adayan Savaş'ın ve otuz iki yaşındaki bir başka yas tutanın hikayesi...
Bu gidenlerin değil geriye kalanların hikayesi... Herkes bu dünyadan göçüp gidenlere acır, oysa geriye kalanların kendilerini hayatın yaşanılır bir yer olduğuna ikna etmesi kadar zor bir şey yoktur şu dünyada.
*******
Koltuğa çöktü, bu öylesine bir çöküştü ki çocukluğunda ve ilk gençliğinde çektiği bütün acılar ve üzüntüler, döktüğü tüm gözyaşları onunla beraber çökmüştü koltuğa. İnce, uzun parmaklarıyla yüzünü büsbütün kapadı ve hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı.
*******
O gece, kendimi öldürmeyi düşündüm. Yapabilirdim de, ancak yaşama devam ederek işlediğim kabahatin vicdanıma yüklediği acıyı çekmek istedim galiba, kendimi cezalandırmanın bir yolu olarak.
*******
Yüzünde öylesine çocuksu bir ifade vardı ki ona acımadan edemedim. İki dudağının arasına sıkışıp kalan gülümsemesi oldukça cılız ama umut vericiydi. Saçları bin kat daha beyazlamış ancak yüzü en az on yaş gençleşmiş gibi duruyordu. Seneleri içine gömen bütün o kırışıklar yok olup gitmişti sanki.
*******
Onsuz bir hayata başlamayı denemedim, onsuzluğun kalbimde yarattığı boşluğu başkalarıyla doldurmaya çalışmadım mı sanıyorsun? Aksine denedim, hem de epey çok... Ama ondan başka birini sevmek... onu sevdiğimin binde biri kadar bir başkasını sevmek bile imkansızdı. Her kadında, her adamda, her çocukta ondan bir parça buldum. Bulduğum bu parçalar ruhumun büsbütün parçalanmasına ve kendimi dış dünyadan soyutlamayı arzulamama sebep oldu.
Kardeşi Mert için gittiği bir barda seçtiği bir adamdan hamile kalmayı planlayan Duru'nun tek amacı doğacak olan bebeğinin kardeşine nefes olmasıdır.
Duru amacına ulaşır fakat bilmediği şey ise seçtiği adamın karanlık dünyasıdır.