Başak Mina'nın hayatı kitap, müzik ya da resim falan değildi. Aslına bakarsanız hayatı onun bile değildi. Ama o yaşadığı hayatın kendisinin olmadığını bile bilmiyordu. Birçok şeye katlanmıştı;bakışlara, sözlere, dayaklara... Fakat karışmamış olsaydı, doğduğu hastanede o karışıklık çıkmamış olsaydı, bunlara katlanacak kişi kendisi değil de bir başkası olurdu ve belki kendisi huzurlu, mutlu, sağlıklı ve işkencesiz bir hayat sürebilirdi. Ama onun o lanet vicdanı, birçok kere dayak yemesine, hastanelik olmasına neden olan o vicdanı bunu düşünmüyor, "En azından o kız dayaktan kurtuldu, rahat yaşadı" düşüncesiyle kendini hiçe sayıyordu. Atılgan, mutlu ve dost canlısı bir yapısı olsa bile bir o kadar çekingen, üzgün ve kin tutan birisiydi. Birçok zorluk yaşamış olsa bile, o kadar acı çekmiş olsa bile sevdiklerine karşı öyle bir oscarlık sergiliyordu ki bazen kendisi bile mutlu olduğunu sanıyordu. Başak Mina kırgınlıklarına rağmen mutlu olmaya çalışırken, kaos dolu hayatını yazmak bana, okumak size düşüyor. Cringe şeylerle düşman, klasik şeylerle arkadaş ve özgün şeylerle kardeş olan ben, elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışırken, bana destek olursanız daha iyisini yapabileceğime inanıyor ve fazla uzattığımı düşünerek hikayeye geçiş yapıyorum.All Rights Reserved
1 part