"Bugünün nasiplisi, tebrik ediyorum seni." deyip şirince güldü. Bir de elinde çikolata var. Nasip mi? Ne oluyor lan. Elindeki çikolatayı bana uzattığında boş boş baktım ona. "Uff bi tut." dedi bıkkınca. Şu an kemirdiği çikolatayı tutuyorum. Poşeti karıştırıp içinden bir şey çıkardı. Kollarını poşetin tutma deliklerine geçirmiş, poşeti önünde tutuyordu. Gözlerimi kısarak elindekine baktım. Çikolata. Bana uzattı. "Al çikolatanı, ver çikolatamı." "Bu ne?" dedim kendime engel olamayarak. Kaşlarını kaldırmış mal mısın bakışları atıyordu bana. Ya da geri zekalı mısın bakışları. Bilmiyorum. Elime tutuşturduğu çikolata ile almak zorunda kaldım. Elimden çikolatasını almıştı. "Bugün bir iş görüşmesine gittim. Çok güzel geçti. Hayır hayır mükemmel geçti! Kendimi ödüllendirmek için abur cubur aldım kendime. Dedim ki karşıma çıkan ilk çocuğa çikolata vereceğim. Ve karşıma sen çıktın." Gülmeye başladım. Uzun zaman sonra ilk defa bu kadar içimden gelerek gülüyordum. Gülmekten gözümden yaş gelmişti. Gözümü silip ona baktığımda poşetin içinde cips paketini açtığını gördüm. Gözümün önünde cips yiyor. "Ben çocuk değilim ama yine de sen bilirsin." dedim gülerek. Ağzına cips tıkıştırıp başını kaldırdı. Dolu ağzıyla gözlerini devirip poşeti bana uzattı. Poşetle bakışırken sesini duydum. "Hadi alsana." O an uzun zamandır abur cubur yemediğimi fark ettim. Poşeti biraz daha yaklaştırdığında sesini duydum. "Etrafıma baktım ama çocuk yoktu. Ondan verdim sana. Hem... Sen abur cubur sevmez misin?" "Severim." dedim başımı kaldırırken. Gülümsüyordu. "E hadi al o zaman. Bugün benim için çok güzel bir gün!" dedi neşeyle. Güldüm. Allahım ya...