Bir çığlık sesiyle uyandım. Annemin anlattığı bir hikaye vardı. Konusu ölümdü. Bir asker ölürse bu haberi bizlere askerler verir derdi annem. Ben bir asker anne ve asker bir babanın çocuğuyum. Ve bu hikaye her an gerçek olabilir der annem. Yani yanımda olduğu süreçte derdi. Peki kapıdaki askerler kim annem ve babam neredeler? Hava soğuktu ama benim içim kan ağlıyor ve yanıyordum. Bir çocuk annesiz kalabilir veya babasız peki ikisi birden giderse ne olur? Yaşayabilir mi o çocuk? Veya başkaları sever mi o çocuğu bir annesi ve babası gibi? Hiç sanmıyorum. Yaşıma göre olgun bir kız çocuğu olabilirim ama kardeşlerim için olmam gerekiyor yoksa nasıl yaşayabilirim ki? O yağmurda kaçmıştım evden her zaman ki parkıma bir banka oturur izlerdim etrafı yağmurdan kaçan insanlar, evine gitmek istemeyip oyun oynayacağım diye anne ve babalarına ağlayan bir sürü çocuklar. Keşke bende yaşayabilseydim bu duyguyu. Anne ve babama biraz daha oynayacağım diye ağlamayı. Birisi geldi yanıma zarf bıraktı ellerimin arasına yüzüne baktım. Dalgalı siyaha yakın renkte olan saçları yağmurdan alnına yapışmış siyah gibi olan o gözleri baktı masmavi gözlerime ve gitti. Peki neyin nesiydi bu zarf?